4 Ocak 2012

İki Atom Bombası; İki Film

1939 yılında Amerikalı bilim adamları Einstein'ın Görecelilik Kuramının Alman bilim adamları tarafından yeni, öldürücü bir silah yapımında uygulanmasından korkmaya başladılar ve kendi bombalarını icat ettiler: Atom Bombasını. 1944 yılında Almanların bomba yapmayı başaramayacakları anşalınca o sırada savaş halinde oldukları Japonya üzerine yağdırdılar bombaları. Önce Hiroshima'ya 6 ağustos 1945'te sonra da 9 ağustos 1945'te Nagazaki'ye. Sonuç 200.000 ölü ve 80.000 yaralı her şey sadece 9 saniye içinde olup bitti.

Bu alıntıyı okumamanızı tavsiye ederim merakınıza yenik düşüp okuyacağınızı bilsem de
"Yüzleri tamamen yanmıştı, göz çukurları boştu, eriyen gözlerinden çıkan sıvı yüzlerine akmıştı. Sokaklarda yürüyen çok kişi yoktu ama kaldırımlarda oturan ya da uzanan, kusan, ölümü bekleyen ve ölen bir sürü kişi vardı..."
                                       Fred Jerome'nin FBI'ın Einstein Dosyası adlı kitabından

Hiroshima Mon Amour

Yıl 1959. Hiroshima'ya atılan Atom Bombasının ardından barışla ilgili çekilen bir filmde rol alan Emanuella Riva, Hiroshima'da kalan son iki gecesini barda tanıştığı Elji Okada ile geçirir. İkisinin de mutlu bir evlilikleri olmasına rağmen aşık olurlar. Elji, Emanuella'nin ülkesine döneceğini öğrenince Hiroshima'da onunla kalması için uğraşır. Film, yakın çekimde yatakta bu iki karakterin görüntüsüyle açılır. Birbirine sarılan çiftimizin üzerlerinde kum benzeri bir şey var. Tam anlayamıyoruz en başta. Yok yok kum değil bu. Kül, evet kül Hiroshima'nın külü... İki sevgili konuşmaya başlıyor Hiroshima üzerine ve 10 dakika süresince yarı belgeselci bir üslupla Hiroshima'da yaşananları izliyoruz. Öyle çarpıcı kareler var ki etkilenmemek mümkün değil. Filmin yönetmeni aslında belgeselleriyle tanınan Alain Resnais ilk kurmaca filmiyle sinemanın değişimine büyük katkıda bulunuyor. Fransız Yeni Dalga Akımının ilk örneklerinden olan Hiroshima Sevgilim, değil Fransız Sinemasının Sinema Tarihinin en iyi filmleri arasında yer almayı hak eden bir başyapıt. "Sen hiçbir şey bilmiyorsun sevgilim" Elji Okada'nın filmde bir çok kez tekrarladığı unutulmaz replik. Öyle vurucu bir replik ki bu izlediğinizde hak vereceksiniz.

Rapsody in August

Akira Kurosawa'nın sondan bir önceki filmi Ağustos'ta Rapsodi oldu. Kurosawa, kocasını Nagazaki'ya atılan Atom Bombası sonucu kaybeden ve savaştan önce Amerika'ya yerleşmiş akrabalarının ziyaretiyle gelişen ilişkilerini anlatıyor. Atom Bombasının ardından 44 yıl geçmiştir ama yaşlı kadının acıları hala tazedir. Amerikalı akrabaların veya torunlarının onu anlaması hiç de kolay değildir. Son derece duyarlı bir filme imza atan Kurosawa, yaşlı kadının gök gürültüsünden ürküp yağmur ve fırtınaya aldırış etmeden yürümeye çalıştığı ve o dehşeti tekrar yaşadığı anlarda kadının acısını hissetmemizi sağlıyor. Keza filmin en çarpıcı anları da bu sahne (filmin afişi her şeyi anlatıyor sanırım) Sözün özü Kurosawa, savaşın insan ruhu üzerinde bıraktığı etkiyi tüm çıplaklığıyla resmediyor ve unutulmaz bir film daha armağan ediyor biz sinemaseverlere.