27 Nisan 2012

J. Edgar

Clint Eastwood, 2010 yapımı mistik draması Hereafter ile büyük bir hayal kırıklığı yaşatmıştı biz sevenlerine. Bu bir tökezleme olabilir mi derken ustanın son filmi J. Edgar, bunun tökezleme değil Eastwood'un düşüş dönemine girdiğinin bir göstergesi oldu. Hikaye özetini es geçip filmin artı ve eksilerine geçmek istiyorum. Daha çok eksilerine...

Film, J. Edgar Hoover'ın FBI başkanlığına kadar yükselişini ve yaşadığı dönemde nasıl Amerika'nın en güçlü adamlarından biri olduğunu baştan sona geri dönüşlerle anlatıyor veyahut anlatmaya çalışıyor diyelim. Clint Eastwood'un en büyük hatası filmi bir flashback geçidi şeklinde kurgulaması olmuş. Normal şartlarda bu yapı büyük bir sorun teşkil etmez ancak 'J. Edgar'ın iki zaman arasındaki git gelli anlatımı odak noktamızı belirlememize engel olduğu gibi temposuz bir filmle karşı karşıya kalmamıza neden olmuş. J. Edgar'ın biyografik bir film olduğunu düşünürsek tempo şart değil ama Eastwood akıcı bir anlatım tutturabilseymiş bugün daha olumlu bir tablo çizebilirdik.

J. Edgar Hoover gibi önemli bir figürden ve çalkantılı bir dönemden 'olamamış' bir film çıkması senarist ve yönetmenin tercihlerinden kaynaklanıyor. Komünizm tehdidi, gangsterlerin yükselişi ve nüfuzlu bir adamın kaçırılan bebeği ekseninde ilerleyen dava ilgi ve merak unsurunu ayakta tutuyor ama sadece ayakta tutmakla kalıyor. Bunun yanında o dönem FBI'ın hakkında 1800 sayfalık bir dosya hazırladığı ve Sovyet casusu olduğundan şüphelenilen Albert Einstein'ın adının dahi geçmemesi şaşkınlık yaratıyor. Tercihlerden söz açılmışken karakterlerin gençlik ve yaşlılık hallerine aynı oyuncuların hayat vermesi kağıt üzerinde doğru bir hamle gibi görünse de Hoover'ı canlandıran Leonardo Di Caprio ve özel sekreteri rolündeki Naomi Watts'ın yaşlandırma makyajları sonrasındaki görünümleri akla Çernobil kurbanlarını getiriyor ve de gözümüzü tırmalıyor. Dönem atmosferinin başarıyla kurulması, Hoover'ın özel yaşamına ilişkin ayrıntılar ve kötücül yanının tarafsızca işlenmesi filme kötü yakıştırmasını yapmamıza engel olurken vasat olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Son söz: Dönem filmlerini sevenler keyif alabilir, Clint Eastwood'un düşüş dönemine tanıklık etmek isteyenler izleyebilir, film izlemek için zaman bulamayanlar ise uzak durabilir.