27 Ekim 2012

The Dictator

İngiliz komedyen Sacha Baron Cohen, Tv şovunda yarattığı Borat karakterini 2006 yılında "Borat: Culturel Learning of America for Make Benefit Glorious Nation of Kazakhstan" adıyla sinemaya uyarlamış ve bir hayli ses getirmişti. Sinema yolculuğuna yine Tv şovunda yaratığı Bruno karakteriyle devam etmiş ve sinema alanında da 2000'li yılların popüler komedyenleri arasına adını yazdırmayı başarmıştır. Bugüne dek uzak durduğum (izlemediğim) Cohen mizahı ve filmlerine bir yerden başlamak gerektiğini düşünerek son çalışması The Dictator'e bir şans verdim. Ve sonuç tahminlerimi alt üst edecek bir boyuta ulaştı.

Saplantılı olduğu biricik ülkesine demokrasinin asla gelmemesi için hayatını dahi tehlikeye atan Kuzey Afrikalı diktatör Aladeen'in kahramanlık öyküsü olarak özetlenebilecek hikaye İngiliz usulü bir absürd komedi örneği. Cohen, ilk olarak Saddam, Kaddafi gibi diktatörlerin olası zevk ve sefahat içindeki yaşamlarını tamamen kurgusal Aladeen karakteriyle hicvediyor. Henüz ilk dakikalarda başlayan kahkaha tufanı dinmek bilmiyor ve 80 dakika boyunca birbirinden unutulmaz sekansla (markette doğum sahnesi akıllara zarar) devleşiyor. Komedi filmlerinde komediyi tüm filme yaymak öyle sanıldığı kadar kolay değildir. Hele aynı tonu tutturup devam edebilmek büyük yetenek ister. The Dictator'ün en büyük kozu komik olmayı başarabilmesi.

Cohen, Charles Chaplin'in başyapıtı The Great Dictator'den esinlenmiş anlaşılan. Diktatörün yerine geçen 'benzeri' burada farklı bir biçimde uygulanıyor. Tesadüf yerini bir komploya bırakıyor ve hikaye Amerika'ya uzandığında Diktatör Aladeen, vasıfsız bir mülteciye dönüşüp çırpınırken -yabancısı olduğu bir kültüre ayak uydurma ve normal-sıradan bir insan olma çabası filmin komiklik katsayısını yukarı çekmeyi başarıyor- diğer yandan kukla gibi oynatılan dublorü, ülkesi Wadiya'ya demokrasi getirmenin eşiğindedir. Kuzey Afrika ülkelerindeki demokratikleşme-özgürleşme sürecinin bir benzeri, 11 Eylül sonrası Amerikan halkının İslama ve Araplara bakışı -hiç eksik olmayan absürd mizah anlayışıyla- eleştirel bir boyuta da taşınarak içi boş bir komedi filmi olmanın ötesine geçebiliyor.

Son söz: The Dictator'ü ne kadar seveceğiniz veya sevip sevmeyeceğiniz mizah anlayışınıza daha çok da absürd mizaha bakışınıza kalmış. 2012'nin en iyi komedisi...