10 Kasım 2012

Önermediklerimiz - #1 Şeytanın İni


90'lı yıllarda Clerks (Tezgahtarlar) ile başladığı kariyerine Chasing Amy ve Dogma gibi filmlerle devam edip haklı bir şöhret kazanan ve sinefillerin çok sevdiği bir isim haline gelen Kevin Smith, komedi türü içinde gezinen, nevi şahsına münhasır yönetmenlerdendir. 2000'li yıllarda yönetmenin yaşadığı kariyer düşüşü 2011 yapımı son filmi Red State ile bana kalırsa dibe vurdu ancak eleştirmenler cephesinde farklı sesler yükseldi. Garip bir şekilde eleştirmenler Red State'e sahip çıktı. Quentin Tarantino'nun "Bu lanet olası filmi çok sevdim" demesi filmin pazarlanmasına büyük katkı sağladı. The Hollywood Reporter'ın yorumu çok daha ilginç "Red State, tüm dünyadaki bağnazlara atılmış güçlü bir sinemasal el bombası" Eminim dikkatinizi çekmiştir film, gelin önce ne anlattığına bakalım.


Üç lise öğrencisi genç, internet üzerinden gelen seks davetiyesiyle bir kadınla buluşmaya gider. Ancak gittikleri yerde onları büyük bir tehlike beklemektedir: Yaşayış tarzlarını onaylamadıkları insanlara ayinleri sırasında türlü işkenceler yapmakta olan gizli bir tarikat. Abin Cooper isimli köktendinci bir vaizin lideri olduğu bu grup, adeta bir ölüm kampı yaratmıştır. Tuzağa düşürülen gençlerin kurtulma çabaları bir dizi olayı tetikleyip, insanın içindeki kötülüğün sınırlarını teste tabi tutacak ve her şeyin bir kabusa dönüşmesine neden olacaktır.

Kevin Smith, korku filmlerinde genellikle insanların sığındıkları ve kendilerini güvende hissettikleri bir mekanı -kiliseyi- korku ve işkence yuvası bir mekan olarak kullanarak daha en başta klişelere alışmış seyircinin algısıyla oynuyor oynamasına ancak klişelerle oynamayı ne yazık ki hanesine bir artı olarak yazdıramıyor. Ayin sırasında Abin Cooper'ın vaazını dinledikçe bağnazlıklarına şahit oluyor ve saplanıp kaldıkları fanatik düşünceleri, kurbanlarına uyguladıkları işkenceyle dışavurmalarını izliyoruz bir müddet. Cennete gitmekten, İsa'ya kavuşmaktan bahsedip suçlu olarak gördükleri insanlara hiç acımadan işkence edebilen ve buna körü körüne inanan bir grup insan pekala 'korku' yaratmak için kullanılabilecekken Kevin Smith bundan imtina ile kaçınmış. Filmde tarafını tutabileceğimiz klasik anlamda 'iyi' karakterler yok. Bir yanda nefret beslediğimiz köktendinciler, öte yanda kurban konumundaki seks düşkünü gençler ve olaya sonradan müdahil olan ATF (Alkol, Tütün ve Ateşli Silahlar Bürosu) yani polis kuvveti var. Filmde tutunabileceğimiz bir karakter olmaması, Smith'in bağımsız tavrı, korku türüne geçişte yaşadığı bocalama ve filmin rahatsız edici görselliği iğreti bir durum yaratıyor seyirci üzerinde. Smith, korku filmi çektiğini söyleyedursun önce bir istismar filmi olarak başlayan Red State, son yarım saati itibariyle de polisiyeye kayan garip bir bileşim sunuyor. Ancak Red State hem korku, polisiye ve istismar filmi hem de hiçbiri olarak addedebileceğimiz türsel bir deneme.

Son söz: Siz siz olun "yeter ki korku filmi olsun" düşüncesinde olsanız da uzak durun bu filmden. 2\10