27 Eylül 2012

1990'dan bugüne Oscar'da yanlış kararlar (aktör-aktris)

Bir önceki dosyada Oscar tarihindeki en yanlış 10 kararı skandal olarak değerlendirip kaleme almıştım. Buradan ulaşabilirsiniz. O dosyanın eksiği oyuncu ve oyunculukların olmamasıydı. Yakın dönemde çok fazla yanlış karar olduğundan tüm Oscar tarihinde gezinmeyip net olarak hatırladığımız törenlere bakış attım. Ve yine komplo teorilerimle biraz olsun tat katmayı denedim.  Bu hoş fikir için Oylum Yüksel'e teşekkürler :)


2008 - En iyi erkek oyuncu
Kim aldı: Milk ile Sean Penn
Kim almalıydı: The Wrestler ile Mickey Rourke
Neden?: 80'lerde parlayıp 90'larda sönen star Mickey Rourke'un efsanevi dönüşü Oscar ile taçlandırılmalıydı. Altın Küre'yi alan Rourke gecenin favorisiydi. Sean Penn'in adının açıklanması bir çok sinemasever üzerinde soğuk duş etkisi bıraktı. İyi bir oyundu şüphesiz ancak Rourke'un karşısında duracak kadar değil.
Komplo Teorisi 1: Oscar Ödüllerinde artık sürpriz olmuyor eleştirileri akademi üyelerini harekete geçirmiş ve ödülü alacağına kesin gözüyle bakılan Mickey Rourke yerine Sean Penn tercih edilmiş.
Komplo Teorisi 2: Mickey Rourke'nin ödül töreninde giydi beyaz ceket asıl sorumlu olabilir pekala
Komplo Teorisi 3: Sean Penn'in ödülü alırken Mickey Rourk'a "kardeşim" demesi tahminlerimizin de ötesinde bir şikenin varlığına işaret.


2000 - En iyi kadın oyuncu
Kim aldı: Erin Brockovich ile Julia Roberts
Kim almalıydı: Requiem For A Dream ile Ellen Burstyn
Neden?: Erin Brockovich'deki oyunu Julia Roberts'ın en iyi performansı olabilir (filmi ve performansı çok başarılı buluyorum) fakat karşısında öyle bir performans var ki.. Ellen Burstyn'in oyunu tüm sinema tarihindeki kadın performanslarına baktığımızda rahatlıkla ilk 10'a girer. Bu karar karşısında skandal kelimesi çocuksu kalıyor.
Komplo Teorisi: Tören yaklaşırken 3 akademi üyesi okey oynamak için bir araya gelir. Dördüncü arayışlarına giriştiklerinde Ellen Burstyn imdatlarına yetişir. Oyunu Burstyn kazanır ve kazandım! kazandım! nidaları sokaktan duyulur. Fısıltı gazetesi olayı "Burstyn oscarı kazandığını iddia ediyor" diye yayınca bu haber kulislerde bomba etkisi yaratır. Yüzyılın performansı da güme gider.


2002 - En iyi erkek oyuncu
Kim aldı: The Pianist ile Adrian Brody
Kim almalıydı: Gangs of New York ile Daniel Day-Lewis
Neden?: Adrian Brody'nin The Pianist'deki iz bırakan oyunu unutulacak gibi değil ve hala kariyerinin doruk noktası olarak duruyor. Yine adaylardan Jack Nicholson'ın About Schmidt'deki müthiş performansını Brody ile eş değer görüyorum ancak Gangs of New York'ta Daniel Day-Lewis'den gözlerimizi alamadık. Tüm filmi sırtlayan, rolünü yaşayan Lewis'in değil de Brody'nin seçilmesi The Pianist'in daha dramatik olmasına ve akademi üyelerinin duygularıyla hareket etmesine bağlıyorum.
Komplo Teorisi: Akademinin Martin Scorsese ve filmlerine mesafeli durduğu biliyoruz. İyi de Daniel Day-Lewis'den ne istediniz beyler! Kurunun yanında yaş da yanmak zorunda mıydı?


1994 - En iyi yardımcı kadın oyuncu
Kim aldı: Bullets Over Brodway ile Dianne West
Kim almalıydı: Pulp Fiction ile Uma Thurman
Neden?: Bullets Over Brodway'i izlemiş biri olarak Dianne West'in hiç de akılda kalıcı bir performans göstermediğini ve ödülü almasının büyük yanlış olduğunu düşünüyorum. Öte yandan Uma Thurman, Mia karakteriyle tüm sinemaseverlerin gönlünü fethetmedi mi?
Komplo Teorisi 1: Uma Thurman'ın agnostik olması akademi üyelerini bir hayli rahatsız etmiş
Komplo Teorisi 2: O yıl ödülleri sunan oyuncunun Uma Törmın'a Uma Turman (okunuşları) demesi ve akademi üyelerinin bu konudaki takıntısı. Turman denmesine katlanamamaları.


2001- En iyi erkek oyuncu
Kim aldı: Training Day ile Denzel Washington
Kim almalıydı: A Beautiful Mind ile Russel Crowe
Neden?: Washington'ın Training Day'deki kötü polis yorumu takdir edilecek cinstendi kabul ancak rakiplerine baktığımızda Russel Crowe'un şizofren matematikçi John Nash performansının çok daha başarılı olduğu gün gibi ortada. Sean Penn de I'am Sam'de otistik baba rolünde oscarlık bir iş ortaya koymuştu. İki performans da tam akademinin ağzına layıktı. Hay ağzınıza..! :D
Komplo Teorisi: Teoriye lüzum yok! Akademi açıkça o yıl iki siyahi oyuncuyu (diğeri Halle Barry) ödüllendirerek taraflı davrandığını gösterdi. Günah çıkartacaksanız kiliseler ne güne duruyor beyler!


2000 - En iyi erkek oyuncu
Kim aldı: Gladyatör ile Russel Crowe
Kim almalıydı: Cast Away ile Tom Hanks
Neden?: Russel Crowe'a itirazımız olmamasına karşın Tom Hanks ellerini açmış beklerken hiç olmadı bu. "Tek başına filmi götürdü" yorumu sanki Hanks'in bu performansı için söylenmiş. Hanks'in gerek fiziksel değişimi gerekse de karakterinin geçirdiği ruhsal değişimle inandırıcı olabilmesi ödülü hak etmesindeki en büyük etken.
Komplo Teorisi: Tom Hanks'in ödül törenine filmdeki dostu!, üzerine yüz çizdiği voleybol topu Wilson ile katılmak istemesi ve ısrarcı olması akademi üyelerinin sabrını taşırmış.


2002 En iyi yardımcı kadın oyuncu
Kim aldı: Chicago ile Catherina Zeta Jones
Kim almalıydı: Adaptation ile Meryl Streep veya The Hours ile Julian Moore
Neden?: Genel olarak bu üç ismin yeteneklerini karşılaştırdığımızda ve Chicago, The Hours ve Adaptation'daki performanslarına baktığımızda en zayıf halkanın Catherina Zeta Jones olduğu açıkça görülüyor.
Komplo Teorisi: Catherina Zeta Jones'un film boyunca süren bacak ve kalça şovu akademi üyelerinin aklını başından almış ve oyların yönü sapmış.


1993 - En iyi yardımcı erkek oyuncu
Kim aldı: The Fugutive ile Tommy Lee Jones
Kim almalıydı: What's Eating Gilbert Grape ile Leonardo Di Caprio
Neden?: O yıl Toomy Lee Jones her zaman gösterdiği performanslarından birini sergilemişti (en iyilerinden değildi yalnız) Çaylak Di Caprio ise otistik bir ergene son derece ölçülü bir şekilde hayat vermişti. Hatta bugüne kadarki en başarılı performansı olduğunu bile söyleyebiliriz. O oscarı almalıydı.
Komplo Teorisi: Elimizdeki tüm komplo teorileri tükendi. Müsaade edin de depoya bir bakalım :))

25 Eylül 2012

Cabin in the Woods


Gerçek anlamda 'iyi' korku filmi bulmakta zorlandığımız şu son yıllarda Joss Whedon ve Drew Goddard'ın elinden çıkan Cabin in the Woods (Dehşet Kapanı) ilgiye değer bir tür kırması. İlk bakışta fazlasıyla sıradan-klişe görünen konusuna aldanmayıp türü seven her sinemaseverin izlemesi gerektiğini düşündüğüm korku kalıplarını ters-yüz eden kalburüstü bir korku filmi bu.

70'li yılların sonu ve 80'li yıllarda varlığını iyiden iyiye hissettirmeye başlayan melez türler, bugün sinemanın (özellikle Hollywood'un) sıklıkla başvurduğu bir yöntem. Sinemada melez dediğimiz şey iki veya daha fazla film türünün (bilim kurgu-korku, western-bilim kurgu gibi) bir araya getirilmesinden oluşur. Bu noktada Cabin in the Woods farklı türleri bir araya getirmesiyle (korkunun yanına bilim kurguyu da alıyor) melez bir film oluyor olmasına ancak bununla birlikte korku sinemasının alt türlerini (Zombi, Teen-Slasher, Hayvanlardan gelen korku (Jaws, The Birds vb.) ve Kurt Adam) cömertçe kullanmasıyla- hikayesine yedirmesiyle korku türü içinde bir melez diyebiliriz.

Yazarlarımız Joss Whedon ve aynı zamanda filmin yönetmeni de olan Drew Goddard, yeni ve özgün bir şey yaratmak için yola çıkmışlar. Bunu yaparken de biri korku diğeri bilim kurgu olmak üzere iki filmin hikaye iskeletini kendi filmlerinin omurgası yapmışlar. Bu iki filmden korku olanı 80'li yılların kült filmi The Evil Dead. Ucu 70'li yıllara kadar uzanan teen-slasher türünün en bariz örneklerinden olan The Evil Dead'de olduğu gibi Cabin in the Woods'ta da 5 arkadaş bir kır evine gider şeklinde başlayan hikayede gençler birer birer öldürülecek ancak katil ne bir sapık ne de bir psikopat olacaktır. Kötülük beklenmeyen bir yerden vuracaktır onları. Ayrıca The Evil Dead'den bir çok referansa rastlayabiliriz filmi izlerken. Ana hikaye iskeletini oluştururken seçilen bilim kurgu filmi ise1997 tarihli Cube (Küp)'de bir küp içerisine hapsedilen denek insanların oradan kurtulma çabalarını izliyorduk. Cabin in the Woods'ta başvurulan-örnek alınan yöntem de aşağı yukarı bu. Çıkışı olmayan bir kabin ve gençleri bekleyen bin bir türlü bela. Aslında filmimizin örnek aldığı veya saygı duruşunda bulunduğu o kadar çok film var ki izlerken bu filmlerin izini sürmek de ayrı bir keyif.

Film, yapısı itibariyle de genel korku izleğinden sapıyor bir nebze. Şöyle ki; bilim kurgu, aksiyon ve savaş filmlerinde kullanılan 'olayın masa başından yönetilmesi' ve 'aksiyon safhası' şablonunu kullanarak iki koldan ilerleyen bir olay örgüsü inşa edip farkını ortaya koyuyor. Gençlerin birer birer öldürülüşünü izlerken hikayenin beklenmedik ve öngörülemeyen bir finale doğru yürüdüğünü de içten içe hissedebiliyoruz. Her yeni sürpriz korku klişelerini gözden geçirmemize sebebiyet veriyor. Cabin in the Woods'un en önemli eksiği ise kendisini ciddiye almaması-almak istememesi ve 'ciddi' bir korku filmi olmaktan çok bir popcorn korku sineması örneği olmayı tercih etmesi. (Zaten The Avengers'tan tanıdığımız Joss Whedon'dan ciddi bir film beklemek hata olur).

Son söz: Cabin in the Woods, korku sineması adına küçük bir devrim olabilecekken yeni ve fazlasıyla eğlenceli bir deneyim olarak tür içindeki yerini alıyor.  7.3\10

24 Eylül 2012

Sinema Tarihinin en iyi 20 kötü karakteri (anket)


Anketimizin son gününe dek kimin birinci olacağını kestirmek çok zordu. Freddy Krueger, Joker ve Hannibal Lecter arasında amansız bir rekabet yaşandı ve ipi göğüsleyen Wes Craven'in 1984 yılında A Nightmare on Elm Street filmiyle yarattığı, peşi sıra gelen devam filmleriyle de kültleşen, 80'li ve 90'lı yıllara damgasını vuran Freddy Krueger karakteri oldu. Hatta burun farkıyla kazandı desem yeridir. 20 kötü karakterden oluşan listeye ve ankete katılan arkadaşların kişisel listelerine baktığımda kötülük kavramının kişiden kişiye farklı algılandığını ve bunun sonucunda da birbirinden çok uzak listeler çıktığını gördüm. Örneğin listede kendine üçüncü sırada yer bulan Hannibal Lecter'ı dahi kötü bir karakter olarak görmeyenler var. Sanırım kötülüğünün yanında Clarice Starling'e yardım etmesinin yani içinde iyiliğin de bulunması bunda etken. Kötülüğüyle nam salmış Darth Vader için de aynı şeyleri söyleyebiliriz. Seri sonlanırken o da baba şefkatiyle şaşırtıyordu. Kötülük algısına dönersek en iyi örneğimiz One Flew Over the Cuckoo'nest filminin kötü karakteri Nurse Ratched olacaktır. Sadece katı tutumu ve aldığı kararlar sonucunda ölüme sebebiyet veren bir karakter neticede o. Ancak filmin seyirci üzerinde bıraktığı etki ve Louise Fletcher'ın unutulmaz performansı sonucunda ankette kendisine üst sıralarda yer buldu. Benim için anketin en büyük sürprizi The Ring'in ürkütücü kızı Samara'nın listede kendisine yer bulabilmesi oldu. Anketimize katılan tüm arkadaşlara ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Umarım sonuç tatmin edici olmuştur. En iyi 15 çizgi roman uyarlaması anketine buradan ulaşabilirsiniz

1- Freddy Krueger (A Nightmare on Elm Street serisi)
2- Joker (The Dark Knight)
3- Hannibal Lecter (Hannibal üçlemesi)
4- Darth Vader (Star Wars ilk üçleme)
5- Nurse Ratched (One Flew Over the Cuckoo'nest)
6- Alex De Large (A Clokwork Orange)
7- Michael Myers (Halloween serisi)
8- Norman Bates (Psycho)
9- Anton Chigurh (No Country for Old Men)
10- Norman Stensfield (Leon)
11- Colonel Hans Landa (Inglourious Basterds)
12- Jigsaw (Saw serisi)
13- John Doe (Se7en)
14- Amon Goeth (Schindler' List)
15- Verbal Kint (The Usual Suspect)
16- Agent Smith (Matrix üçlemesi)
17- Woon-jin Lee (Oldboy)
18- Samara (The Ring)
19- Chucky (Chucky serisi)
20- Jack Torrence (The Shining)

17 Eylül 2012

Ankette son durum (ilk 5)

Sinema Tarihinin en iyi 20 kötü karakterini seçtiğimiz ankette en iyi 10 karakterden oluşturduğunuz listeleriniz gelmeye devam ederken bir nabız yoklaması yapmanın vaktidir diyerek ankette önde giden ilk 5 kötü karakteri sırasız olarak paylaşıyorum. 
Not: Kendi 10 karakterden oluşan listenizi bu yayına yorum olarak da bırakabilirsiniz. Katılımınızı bekliyorum

Freddy Krueger (A Nightmare on Elm Street)


Hannibal Lecter (Hannibal üçlemesi)


Joker (The Dark Knight)


Nurse Ratched (One Flew Over the Cuckoo'nest)


Darth Vader (Star Wars)


12 Eylül 2012

Sinemanın en iyi kötü karakterlerini seçiyoruz


Yeni sinema sezonunu, sinemanın unutulmaz ve en başarılı kötü karakterlerini belirleyeceğimiz bir anketle açalım ne dersiniz? İlk anket çalışmam "En iyi 15 çizgi roman uyarlaması" sonrasında dostum Egemen'den çıkan bu fikre deyim yerindeyse balıklama atladım. Bir çok kez yapılan en kötü karakterler anketlerine baktığımda sonuçların o kadar da tatmin edici olmadığını gördüm ve hazırlıklara başladım. Sinema Tarihinin en başarılı 20 kötü karakterini sizlerden gelecek olan 10 kötü karakter listeleriyle belirleyelim.
Önemli hususlar
1-10 karakterden oluşturacağınız listeleri bu kayda yorum olarak bırakabilir, serdardurdu54@hotmail adresine (isminiz ve soyadınızı yazarak) gönderebilir veyahut twitter\facebook üzerinden de bana ulaştırabilirsiniz.
2-Alien, Jaws, T-Rex gibi hayvan\yaratığımsıları değerlendirme dışında tutmayı uygun buldum. Sebebi karakterleri öne çıkarmaktı. 
3-70 karakterden oluşan önlisteyi seçimlerinizi daha kolay ve çabuk yapabilmeniz için hazırladım ancak şüphesiz ki bazı kötü karakteri listede göremeyebilirsiniz. Listede olmayan bir kötü karakteri de kendi listenize alabilirsiniz.
4-Listelerinizde en başarılı bulduğunuz karakteri ilk sıraya koymayı ve sıralamayı da buna göre yapmayı unutmayın!
5-Son katılım tarihi 23 Eylül Pazar günü olup 24 Eylül'de sonuçlar yayınlanacaktır. Katılımınız önemli şimdiden teşekkür ediyorum.
70 kötü karakterden oluşan önliste
1- Hannibal Lecter 2- Darth Vader (Star Wars serisi) 3- Michael Myers (Halloween serisi) 4-Joker (The Dark Knight) 5- Jigsaw (Saw serisi) 6- Freddy Krueger (A Nightmare on Elm Street serisi) 7- Jason voorhees (Friday the 13th serisi) 8- Chucky 9- Regan MacNeil (The Exorcist) 10- Norman Bates (Psycho) 11- Norman Stensfield (Leon) 12- Catherine Tramell (Basic Instinct) 13- Roy Batty (Blade Runner) 14- Magneto (X-Men serisi) 15- Hal9000 (2001: A Space Odyssey) 16- Count Orlok (Nosferatu-1922) 17- Leatherface (The Texas Chainsaw Massacre) 18- Verbal Kint (The Usual Suspects) 19- Annie Vilkes (Misery) 20- Bill Cutting (Gangs of New York) 21- Baby Jane Hudson (Whatever Happened to Baby Jane) 22- Daniel Plainview (There Will Be Blood 23- The Termintor (1984) 24- John Doe (Se7en) 25- Gordon Gekko (Wall Street) 26- Alex De Large (A Clocwork Orange) 27- Agent Smith (Matrix serisi) 28- Amon Goeth (Schindler's List) 29- Jack Torrence (The Shining) 30- Nurse Ratched (One Flew Over the Cuckoo'nest) 31- Anton Chigurh (No Country For Old Men) 32- Palpatine (Star Wars) 33- Sauron (Lord of the Ring serisi) 34- Gollum (Lord of the Ring serisi) 35- Tyler Durden (Fight Club) 36- Colonel Hans Landa (Inglourious Basterds) 37- Sentenza (The Good, the Bad and the Ugly) 38- Penguin (Batman Returns) 39- Patrick Batemen (American Psycho) 40- Gunnery Sergeant Hartman (Full Metal Jacket) 41- Buffolo Bill (The Silence of the Lambs) 42- Frank (Once Upon a Time ın the West) 43- Warden Samuel Norton (The Shawshank Redemption) 44- Frank Booth (Blue Velvet) 45- General Zod (Superman 2) 46- Dr. Otto Octavius (Spiderman 2) 47- The Wicked Witch of the West (The Wizard of Oz) 48- Lex Luthor (Superman) 49- Max Cady (Cape Fear-1992) 50- Commodus (Gladiator) 51- Bill (Kill Bill) 52- Al Capone (The Untouchables) 53- Alex Forrest (Fatal Attraction) 54- Staff Sergeant Bob Barnes (Platoon) 55- Marsellus Wallace (Pulp Fiction) 56- Dr. Szell (Marathon Man) 57- Ivan Drago (Rocky IV) 58- Hans Becket (M) 59- Harry Lime (The Third Man) 60- Rewered Harry Powell (The Night of the Hunter) 61- Noah Cross (Chinatown) 62- Mr. Potter (It's a Wonderful Life) 63- Imhotep (Mummy 1-2) 64- Lestat (Interview with the Vampire) 65- Mickey and Mallory Knox (Natural Born Killers) 66- Ghostface (Scream serisi) 67- Damien (The Omen-1976) 68- Pinhead (Hellraiser serisi) 69- Samara (The Ring) 70- Mr. Blonde (Reservoir Dogs)

5 Eylül 2012

Korku Sineması tökezliyor

Son yıllarda seyircinin vazgeçemediği iki türden bilim kurgu yükselişe geçerken korku sineması kendini tekrar etmeye devam ediyor. İşin üretim kısmında hiçbir sorun yok. Her yıl onlarca korku filmi sinema salonlarında boy gösteriyor, bir kısmı ise doğrudan dvd piyasasına sürülüyor. Son izlediğim korku sineması örneği, türe yabancı olan önemli bir yönetmenin elinden çıkmış: Jim Sheridan'ın. Yönetmenin 2011 yapımı filmi Dream House (Korku Evi), bu değerlendirmenin çıkış noktası-sebebi oldu. Deyim yerindeyse bardağı taşıran son damla oldu.

Eğer korku sinemasından bahsediyorsak klişelerle yaşamaya alışacağız (tüm türler için söylenebilir ama korku sinemasında durum daha vahim). Klişeler hep oldu her zaman da olacak. Özgün fikirler-hikayeler arıyorsak bugünün korku filmlerinden uzak durmakta fayda var (İstisnai örnekler mevcut) ancak hikayenin orijinal olması şart değil, ne anlattığı değil nasıl anlattığı veya korkutması\germesi kafi diyorsanız sizi böyle alalım. Yıllık korku filmi üretiminin büyük kısmını karşılayan Hollywood sizin için çalışıyor. Uzakdoğu veya Avrupa'dan gelen ve kısa sürede başarıyı yakalayan korku örnekleri hiç vakit kaybetmeden kopyalanıyor. Hollywood bununla da yetinmiyor. Yeni neslin pek bilmediği kült ve klasikleşmiş filmleri güncellemeyi kendisine dert edinip (!) bu çarkı döndürmeyi sürdürüyor.

Korku sinemasında birçok konu, tema veya alt türün cılkı çıkmaya başladı. Hayaletli ev hikayelerinden bıkkınlık geldiği bir anda, 2001 yılında İspanyol sinemacı Amenabar,  The Others ile bildiklerimizi tersten okutup tükenmiş perili ev filmlerinin dahi yenilenebileceğini kanıtladı fakat sonrasında geçen 10 yılda bu alt türe ait ciddi ve özgün bir işe rastlamadık desek yeridir. Zombi filmleri; Shaun of the Dead, Zombieland gibi işin parodisini yapan filmlerle, 28 Days Later gibi Post Apokaliptik bilim kurgu örnekleriyle ve aksiyon, bilim kurgu, korku kırması Resident Evil serisiyle popülaritesini sürdürmeye devam ederken Vampir alt türü ise kısa süreli de olsa geçirdiği değişimle ayakta kalmayı başardı. Let the Right One In ve Thirst gibi Avrupa ve Uzakdoğu'dan gelen ciddi filmlerin yanında, Twilight tarzı sulandırılmış Hollywood popcornlarına alışmalıyız. Hollywood gişeye bakar ve tutan formüller üzerine gitmekten çekinmez. Bahsettiğimiz kendini tekrarlama mevzusunun yapımcılar da farkında ki yeni ve denenmemiş formüller peşinde koşuyorlar. Önümüzdeki yıllarda karşımıza çıkacak Pride and Prejudice and Zombies ve Zombies vs. Gladiators bu arayışın sonuçları. Nasıl tepkiler alırlar ve gişeleri ne olur kestirmek zor.


Türün kendini tekrarlamasına; efekt hilelerinden çocukların korku unsuru olarak kullanılmasına hatta sürpriz son merakına kadar bir çok örnek verebiliriz. Sürpriz son demişken ve başta Dream House ile söze girmişken filme kısaca bakalım. İlk bakışta yönetmeni ve oyuncu kadrosuyla dikkat çekici bir proje olarak görünüyor film fakat gelin görün ki bir yeniden çevrim olmamasına karşın çok tanıdık bir öykü var önümüzde. Karısı ve iki küçük kızıyla yeni evlerine taşınan mutlu bir aile ve evin kötü geçmişiyle ortaya çıkan yeni-tedirgin edici durumlar. Film, sana bir sürprizim var diye bağırıyor adeta. Sürprizleri bulmaya çalışmam genellikle ama filmin ilk yarım saati tamamlanırken emin olamasam da tahminim doğru çıktı. Yalnız beklenen sürpriz ilk 45 dakika tamamlanırken ifşa ediliyor ve ikinci yarı boyunca e n'olcak şimdi demekle geçiyor. Ucuz bir finalle noktalanacak olan Dream House'u kafada çok önceden bitiriyoruz. 2000'ler vasat korku filmleri arasına katılmakta hiç zorlanmıyor dolayısıyla.

Son söz: Jennifer's Body'de olduğu gibi (filmin iki ana karakterinin güzel ve seksi Megan Fox-Amanda Seyfried ikilisinden oluşması) Hollywood filmine göre bazen erkek seyirciyi bazen kadın seyirciyi (Twilight) bazen de her ikisini birden tavlamanın hesaplarını yapıyor. Dikkat!

2 Eylül 2012

Sinema Tarihinin en iyi 10 filmi


Sight and Sound dergisinin her 10 yılda olduğu gibi geçtiğimiz günlerde yayınladığı gelmiş geçmiş en iyi 10 film listesi, bizi de harekete geçirdi. Ben ve ortak yazar arkadaşım Burç Karabulut kendi listelerimizi heyecanla paylaşıyoruz. Kendi listem için söyleyebilirim ki en iyi 10 filmi seçerken bunu en sevdiğim 10 film olarak düşünmediğimi; filmlerin sinema tarihindeki yeri ve önemi, yönetmenlik sanatına, bulundukları türe veya akıma yaptıkları katkıyı düşünerek seçtiğimi, en önemlisi ise elbette filmleri üzerimde bıraktığı etkiye göre değerlendirip listemi şekillendirdiğimi söylemek istiyorum. Birbirinden çok farklı iki liste çıktı ortaya. Bakalım siz ne düşüneceksiniz? 

Kendi listem
                                                
1- 2001: A Space Odyssey (1968)                  
2- Once Upon a Time in the West (1968)      
3- A Clocwork Orange (1971)                        
4- Apocalypse, Now (1979)                                      
5- Rashomon (1950)                     
6- Mulholland Drive (2001)                                                                                        
7- Novecento (1976)
8- Requiem For A Dream (2000)
9-  Teorema (1968)
10- Once Upon a Time in America (1984)

Burç Karabulut'un listesi 

1- 12 Angry Men (1957)
2- Modern Times (1936)
3- Citizen Kane (1941)
4- A Clockwork Orange (1971)
5- Amadeus (1984)
6- Metropolis (1927)
7- M (1931)
8- The Good, the Bad and the Ugly (1966)
9- Full Metal Jacket (1987)
10- Vertigo (1958)