16 Ocak 2013

Django Unchained

Quentin Tarantino'nun uzun zamandır merakla beklenen son filmi Django Unchained'ı nihayet izledim. Tarantino, Western çekerse nasıl olur sorusuna verilmiş bir cevap niteliğindeki filmin hikayesini kısaca aktarayım. Amerikan İç Savaşı'nın iki yıl öncesinde açılan hikayede köle Django'nun eski efendileri ile kirli bir geçmişi olan Alman ödül avcısı Dr. King Schultz'la yolları kesişir. Schultz, Britte adlı kardeşlerin izindedir ve yalnız Django onu ödüle götürebilir. Aykırı bir adam olan Schultz, Django'ya Britte kardeşleri ölü yada diri yakalamaları sonucunda özgürlük sözü verir. Başta ayrılmayı düşünseler de Django'nun davası onları ortak yapar.

Tarantino usulü Spagetti Western
B tipi filmlerden ve farklı film türlerinden beslenen Tarantino, Spagetti Western'in babası Sergio Leone'den fazlasıyla etkilenmiş bir yönetmen (Bkz. Kill Bill). Öncelikle Django Unchained'ın Leone Westernleriyle Sam Peckinpah'ın şiddet operası klasmanındaki The Wild Bunch'ının karışımı gibi durduğunu (hikayesiyle değil, Leone filmlerinin anti kahramanları ve müzikleriyle The Wild Bunch'ı da şiddet kullanımındaki aşırılıkla örnekleyebiliriz) söylemek istiyorum. Şiddetin ve kanın bir Spagetti Western için bile fazla olduğunu ancak Tarantino'nun o alışık olduğumuz üslubuyla kan ve şiddeti rahatsız edici bir unsur olarak değil aksine bir eğlenceye dönüştürdüğünü görüyoruz. Django Unchained'ın özellikle kan kullanımındaki aşırılıkla (estetize edilerek) janr içinde ayrıksı durduğu çok açık.

Filmin merkezinde kölelik var
Türsel olarak baktığımızda köleliğin Western sinemasına uzak bir kavram olduğunu görürüz. İlginçtir ki, kölelik sorunu Amerika'da İç Savaş'ının da sebeplerinden biridir ve ancak bu savaş sonrasında kaldırılabilmiştir (1962). Westernlerin çoğunlukla 1850-1880 arası dönemi fon aldığını göz önünde tuttuğumuzda, köleliğin ciddi bir sorun olarak mevcudiyetini sürdürmesine karşın tür içinde yer bulamaması aslında Western sinemasının Amerikan tarihini mitleştirme fonksiyonunun bir sonucudur. Bu mitleştirme içerisinde kölelik, istisnalar dışında kendine yer bulamamıştır. Tarantino ise filmin merkezine köleliği yerleştirmekle kalmamış Django adlı kölenin bir anti-kahramana evrilmesinin hikayesine dönüştürmüş Django Unchained'ı. Amerikan tarihinin Kızılderili soykırımıyla birlikte en büyük insanlık ayıbı olarak nitelendirebileceğimiz köleliğin popcorn bir seyirlikte işlenmesi Afro-Amerikalı cephesinde eleştirilebilir ancak Tarantino'nun sinefil kişiliğiyle film üretmekten yani sanatından başka bir şey düşünmediğini dolayısıyla da bu yarayı deşmek gibi bir derdi olmadığını görüyoruz.


İlk 1 saat ana öyküye girilmiyor
Bir ödül avcısıyla, kölenin çıkar ilişkisi biçiminde başlayan iş arkadaşlığı, önce ortaklığa, ardından da dostluğa dönüşüyor. İlk bir saat Dr. King Schultz'un ödül avcılığı işiyle geçiyor. Vakit kaybediliyor demek istemiyorum çünkü tek bir anı sarkmayan bu bir saatlik dilim, filmin 2 saat 45 dakikalık süresine endekslediğimizde sorun yaratmıyor. Bu ana öyküye girmeme hususu Tarantino'nun senaryo yazım aşamasında kendini ne kadar özgür hissettiğinin de bir kanıtı. Django'nun karısını kurtarma hikayesi ve kötü çiftlik sahibi, köle tüccarı Calvin Candie'nin dahil olmasıyla daha tutkulu bir filme dönüşüyor Django Unchained. Tarantino, kurguyla oynamayı sever ama Western'in yapı itibarıyla düz anlatıya uygunluğunu düşünerek biçimsel anlamda sadelikten yana bir tavır sergilerken, içerikte yapacağını yapmış.

2000'li yıllar Western'ine Tarantino ayarı
Western miadını doldurmuş bir tür, yeni örneklerin türü ayağa kaldırmak gibi bir iddiası ve düşüncesi yok fakat Tarantino, Django Unchained'ı kendini tatmin etme amacıyla çekmiş olsa dahi türe yaklaşımıyla taze bir soluk getirdiğini söyleyebiliriz. 2000'li yıllarda Brokeback Mountain ve The Three Bruials of Melquiades Estrada gibi westernimsilerin türü ileri taşımak bir yana bir metamorfoza uğrattığını, The Assassination of Jesse James By the Coward Robert Ford ve True Grit gibi yeniden yapımların ise eski kahraman veya anti-kahramanları önümüze sürdüğü bir dönemde Tarantino'nun yapı-bozucu kimliğiyle (siyahi bir figürü hem de köleyi kahramana dönüştürmesi küçümsenmemeli) türün aslında yenilenebilir olduğunu göstermesi takdir edilmeli.



Oyunculuklar ve Oscar şansı
En iyi yardımcı erkek oyuncu kategorisinde yarışacak olan Christopher Waltz, adaylığı sonuna kadar hak etmiş ama ödüle uzanması oldukça zor. Hafif kırık, Alman dişçi ve ödül avcısı karakteriyle filmin eğlence dozunu katlamış. Bu kategoride Robert De Niro, Philip Seymour Hoffman ve Tommy Lee Jones gibi iddialı isimler var. Leonardo Di Caprio ise Calvin Candie ile ilk kez kötü bir karaktere hayat veriyor ve akılda kalıcı bir performans sergilediğini söyleyebiliriz. Adaylık almalıydı. Jamie Foxx idare etmiş, Samuel L. Jackson sadık hizmetkar rolünde döktürmüş. Django Unchained'ın en iyi film kategorisinde şansı yok ama Altın Küre'de elde ettiği senaryo ödülünü Oscar'da tekrarlaması büyük ihtimal.

Son söz: Quentin Tarantino'nun zaman zaman bir şova dönüştürdüğü Django Unchained, deli dolu bir film. 8.6\10

Django Unchained sonrası Tarantino filmlerinin sıralaması
1- Pulp Fiction
2- Kill Bill 1-2
3- Resevoir Dogs
4- Django Unchained
5- Jackie Brown
6- Inglourious Basterds
7- Dead Proof