25 Eylül 2013

Zombi Evriminde Son Basamak: "World War Z"


Korku ve bilim kurgu edebiyatı, Hollywood'un büyük prodüksiyon açığını kapatadursun tür sinemasını da beslemeye devam ediyor. Max Brooks'un "World War Z: An Oral History of the Zombie" adlı post apokalipik romanından uyarlanan World War Z, 2013 yazının hit filmlerinden birine dönüşmekte pek zorlanmadı. Monster Ball, Finding Neverland ve Stranger Than Fiction gibi başarılı filmleriyle yeni kuşağın iyi yönetmenleri arasına koyabileceğimiz Marc Foster, son iki işi Quantum of Solace ve World War Z ile aksiyona ve büyük bütçeli yapımlara meyletti. Ne var ki, Foster için çok da hayırlı olmamış bu durum.

Son 10 yılda zombi filmlerinin geçirdiği değişimde en dikkat çekici husus, ağır aksak ilerleyen zombilerden koşan zombilere geçilmesiydi. Zira, korku nesnesi zombiler korkutmaktan çok uzaktaydı artık. Hollywood da bunun farkında ki yeni arayışlara girdi. Gelinen noktaya baktığımızda bilimkurgusal yanı ağır basan örneklerden, türün parodisini yapan komedilere ve hatta romantik zombilere kadar türlü atraksiyonun denendiği bir döneme girdik. Sözün özü, korku sinemasının önemli alt türlerinden zombi filmleri, Hollywood'un zombilerin eğlenceli olduğunu keşfetmesiyle türsel anlamda bir evrim geçirdi. Bu evrimin son aşamasının adı da Word War Z oldu.


World War Z, hızlı zombi furyasının son örneği evet ama burada diğer örneklerden hemen ayrılan bir film var karşımızda. Zombilerin hızlı hareket etmelerindeki görünmeyen neden, zombilerden çok zombi filmlerinin geçirdiği evrim süreciyle ilgili kanımca. Korku nesnesi zombilerin farklı türlere transfer edilme süreci olarak da adlandırabileceğimiz evrim, World War Z'nin felaket filmi omurgasını istila filmi ve savaş filmi gibi birbiriyle uzak veya yakın akraba olan türlerle kaynaştırıp aksiyon sineması anlatısıyla servis etmesinden ileri geliyor. Yani hızlı zombiler işlevsel bir kullanım alanı buluyor bu şekilde. Bu hikaye ve anlatı Romero'nun ağır zombilerini kaldırmazdı, bunu da dile getirmek lazım.

Sözünü ettiğimiz evrimde madalyonun öteki yüzüne de bakmak gerekir. Zombiler farklı türlerde kendisine yaşam alanı bulurken, zombi algısında da ciddi değişimler var son dönemde. 28 Days Later ve I'am Legend başta olmak üzere yeni algının salgın filmi olduğunu söyleyelim. World War Z'de gözümüze gözümüze sokulan zombi ordusuna rağmen yetkililerin ve dünyanın çeşitli bölgelerindeki yaklaşım hep salgın üzerine. Hatta salgının önünü kesmek için tıbbi bir çaba sarfedildiğini görüyoruz. Salgın doğru bir tanım şüphesiz, ancak zombilerin katettiği mesafe ilerisi için yeni tanımları zorunlu kılabilir.

Zombilerden bir blockbuster filmi çıkarmak için doğru adımlar atılmış. Gişede kazanılan zafer bunu ispatlıyor, fakat pek çok blockbuster'ın düştüğü tuzaklara yakalanmaktan kurtulamayan zombi aksiyonu World War Z, unutulmayacak ancak çok da iyi hatırlanmayacaktır.


Mutlu bir aile tablosuyla açılan film, vakit kaybetmeden mevzuya damardan giriyor. İstilanın başlangıcı hayli görkemli bir sekansla verilirken, nasıl bir düşmanla karşıya olduğunu bilmeyen karakterlerimizden Gerry'nin bir yandan kaçış yolu ararken öte yandan da ısırılan bir vatandaşın zombiye dönüşümünü izlemesi çarpıcı küçük anlar barındırıyor. World War Z ilerledikçe, felaket filmi ve istila filmlerinin klişeleriyle yüzleşiyoruz. Spielberg'in Dünyalar Savaşı'nda merkeze bir aileyi yerleştirmesi ve sıradan bir amerikan vatandaşının dünyayı kurtarmaya soyunması, ufak tefek değişikliklerle tekrarlanıyor. 

Zombiler hızlı olarak nitelendirdiklerimizden çok daha hızlı olduğundan ve birlikte hareket ettiklerinden -Foster'ın dinamik anlatımıyla da birleşince- heyecan katsayısı yüksek bir film çıkmış ortaya. İlk bir saati geride bırakırken, filmin ikinci yarısından daha fazlasını bekliyoruz. Ama nafile.. Ortadoğu'daki geçen kısım, uçak sekansı ve son bölüm akılda kalıcı olmakla birlikte zayıf kalan final, tatminsizlik yaratıyor açıkçası. Sonlara doğru olayı çözüme kavuşturacak fikir üzerine giderken, Foster'ın, Romero'nun Day of the Dead'ine de saygı duruşunda bulunduğunu görüyoruz. Film aslında, askeri yönüyle Day of the Dead'i akla getiriyor.

Son söz: Sırtını büyük oranda görsel efektlere yaslayan, hikayesini ve karakterleri derinleştirmek gibi bir derdi olmayan World War Z, zombi külliyatı üzerine küçük bir tuğla koymakla yetiniyor. 6.5/10