2 Ekim 2013

Avatar'ın İzinde: "After Earth"


Hint asıllı genç yönetmen M. Night Shyamalan, kariyeri sallantıda olan ama kendisinden henüz tamamıyla umudumuzu kesmediğimiz yetenekli bir yönetmen. The Sixth Sens'le yaptığı çıkışın tesadüf olmadığını Unbreakable, Sings ve The Village ile gösterdi. Bu filmlerinden ardından Lady ın the Water, The Happening ve son olarak da tür değiştirip fantastik bir çocuk filmine yöneldiği The Last Airbender, Shyamalan'ın deyim yerindeyse kariyerinde dibe vurduğu film oldu. Yaratıcılığını sorgulamaya başladığımız Shyamalan, yepyeni bir filmle geri döndü.

Günümüzden 1000 yıl sonrasına taşınan hikaye bir baba ve oğlunun terk edilmiş dünyamızdaki yaşam savaşı etrafında dönüyor. İnsanoğlunun yaşanmaz hale getirdiği dünya tasviri bugün küresel ısınma, çevre kirliliği, artan nüfus ve yerleşme ihtiyacı sebebiyle doğal yaşam alanlarının yok edilmesi ve teknolojinin yol açtığı-açabileceği felaketler gibi güncel olaylar ışığında bir kıyamet senaryosunu beyazperdeye taşıyor. Bilimkurgu sinemasının son dönemde en çok ürün verdiği alanlardan post apokaliptik bilimkurguların ilginç bir örneğine dönüşen After Earth, filmin kendisinden çok yönetmen Shyamalan’ın kariyeri açısından büyük önem arz ediyordu.


Avatar sonrasında tam da beklediğimiz bir film aslında After Earth. Avatar’daki insanın yabancısı olduğu gezegeni keşfetme, oraya ayak uydurma ve hayatta kalma savaşını, kendi dünyamıza çevirerek uygulamış. Ayrıca ekolojik dengenin bozulması ve insanoğlunun kendi gezegeni de dahil olmak üzere nerde yaşarsa yaşasın ordaki doğal hayata uyum sağlamak şöyle dursun, dünyasını bir yok etme sürecine götüreceği özeleştirisi iki filmin ortak paydası diyebiliriz. Vahşi hayvanlarla girişilen mücadele de iki filmi birbirine bağlıyor. Avatar'da insanların Navi bedenine bağlanıp, "Avatar"ı ile hareket etme düşüncesi de After Earth'ü etkilemiş. Baba Jack, oğlunun gözü kulağı, bir nevi Avatar'ı oluyor.  Çıkış noktaları oldukça farklı olmasına ve alt tür olarak uzak olmalarına rağmen After Earth’ün atası olarak daima Avatar’ı göstereceğiz. Post apokaliptik bilimkurgular içerisinde ise After Earth ile animasyon şaheseri Wall-e arasında bir göbek bağı var.

Filme dönersek, ilk 20 dakikalık bölüm baba-oğul arasındaki ilişkiyi gözlemlememiz, karakterlerimizi ve insanlığın yeni dünyası Nova Prime’ı tanımamız açısından gerekli ama filmin de en tatsız bölümü olmuş. Vahşi doğada ergenliğe yeni adım atmış bir çocuğun adam olma hikayesi ve tehlikelerle dolu yolculuğu düzgün sayılabilecek bir anlatımla filmi sürüklüyor. Shyamalan yaklaşık 10 yıl sonra derli toplu bir film çekmeyi başarmış ancak oyuncu seçiminin kurbanı olmuş. Hikayenin de sahibi olan Will Smith ve oğlu, iyi oynamadıkları gibi oldukça iticiler. Bu durum filmi aşağıya çekmiş. Gişe başarısızlığı, seyirci ve eleştirmen yorumları da bunu kanıtlıyor.

Özellikle dünyamızın insanın yaratılışından önceki -hayvanlara ait olduğu- döneme geri dönmesi ve insanın kendi dünyasına yabancılaşması durumu düşünce olarak gayet iyi ama derinlemesine işlenmediği ve üzerine gidilen noktalar olmadığından filmin hanesine bir artı olarak yansımamış. 

Son söz: M. Night Shyamalan,  beni tekrar iyi film yapabileceğine inandırdı. 6.2