21 Ocak 2014

American Hustle


Geçtiğimiz hafta gösterime giren “American Hustle” ya da sadece “Düzenbaz”, FBI’ın 70’li yılların sonu 80’li yılların başında gerçekleşen ABSCAM rüşvet ve yolsuzluk operasyonunu baz alıyor. Abscam ismi Arap-scam (Arab tertipi)’nden geliyor. Operasyon bir senatör ve birçok temsilciler meclisi üyesine ordan da valilere kadar uzanır. Bu operasyonu baz alan Düzenbaz, yine de politik işlevinden çok eğlence işleviyle öne çıkıyor. Hollywood’da zaten aşinası olduğumuz düzenbazlar, kaçakçılar, hırsızlar, mafya üyelerine Martin Scorcese ve Brian De Palma fimlerinden fırlamış gibiler. Çok uzatmadan American Hustle’ın sinema serüvenine bakalım.
Burç Karabulut yazdı

David O. Russell’in favori oyuncuları bir arada…

Filmle ilgili ilk göze çarpan, Fighter’ın ikilisi Christian Bale ve Amy Adams, Silver Linings Playbook’un ikilisi Jennifer Lawrence ve Bradley Cooper bu filmde bir ara geliyor. Hepsinin iyi bir kimyası olduğunu söylemek zor olsa da Jennifer Lawrence ve Christian Bale bence bir adım öne çıkıyorlar. Özellikle Jennifer Lawrence’ın arsız eş tiplemesi akıllardan silinecek gibi değil. Bu duruma Bale’in kurnaz düzenbaz karakteri eklenince ikisinin sahneleri gerçekten harika duruyor. Amy Adams ile Bradley Cooper bazı sahneler dışında çok da önemli performanslara imza atamıyorlar. Kendi rollerinin yine de hakkını veriyor her ikisi de.

Bunlardan birkaçı gerçekten yaşandı…

Genellikle anlatı öncesi bize bilgi verilen klişe “bu yaşananlar gerçektir” cümlesiyle dalga geçen, hatta içini boşaltan Russell, gerçekten de kendini ciddiye almadığını gösteriyor. O kadar ciddiye almıyor ki ne soruşturma, ne rüşvet ne de yolsuzluk öne çıkarılıyor. Hatta o kadar kendini ciddiye almıyor ki Düzenbaz, düzenbazların hayatları daha öne çıkarılıyor. Düzenbazlara empati kurmamızı sağlayacak kadar ama yine de onlara gülecek kadar öğreniyoruz. Russell’in bu zekice senaryosunu, bir klişe yıkarak da taçlandırmış olması seyir zevkini artırır cinsten.


Scorcesevari bir deneme…

David O.Russell, Scorceseyi sever mi bilmiyorum ama hikayesi ve karakterlerinden kesinlikle bir Scorcese etkisi var. Anlatıda kullanılan mafya, finans ve karanlık ilişkiler ağı bize çok tanıdık geliyor. Tabii ki burada Russell’in Scorcese’den çaldığını söylemek gibi bir hataya düşmüyorum. Herhangi biri Amerikan filmi de bu üç temayı çok iyi kullanıp iyi bir Amerikan filmi çıkarabilir. Aslında Scorcesevari demek Amerikan mafya filmi gibi bir anlam taşımaya başladı. 70’lerin New York’una eşlik eden o şık kıyafetleri, büyük arabalar, duygu yaratmak için kullanılan pop şarkıları hepsi filmin ruhuna iyice serpilmiş. İçinden bir Scorcese filmi çıkmasa kesinlikle 70’li yıllara uygun bir Amerikan mafya filmi çıkmış. Robert De Niro’nun bile dakikalara sığan performansı, yaratılan mizansen Scorcese’ye bir saygı duruşu niteliğinde tasarlanmış adeta.

Lawrence ve Bale bir adım önde

Silver Linings Playbook’tan farklı ve kendine yakışan bir rolde izlediğimiz Lawrence ile tamamen bir dolandırıcıya dönüştüğüne emin olduğum Christian Bale performansları akılda kalan performanslardan. Amy Adams, geçen seneki ‘Master’dan sonra yine benzersiz bir rolle karşımıza çıkmasına karşın Lawrence kadar etkili olduğunu düşünmüyorum. Bradley Cooper da idare etmeye devam ediyor. David O. Russell’in bu son filmi de hem hayranlarına hem de farklı deneyime açık olanlara çok iyi gelecektir. Hem komedi hem suç az bulunur cinsten bir evlilik olmuş. Oscar şansının yüksek olduğunu düşündüğüm bir film. Gravity ve 12 Yıllık Esaret ile kıyasıya mücadeleye girmiş durumda.