20 Nisan 2015

Bir Zamanlar Sinema öneriyor - #22 Haxan


Sessiz sinema döneminin en özel filmlerinden biri Benjamin Christensen’in yazıp yönettiği ve önemli bir rolü de üstlendiği Haxan’dır. Danimarka-İsveç ortak yapımı olan filmde eski çağlardan günümüze cadılık mefhumu inceleniyor. Film, sessiz sinema döneminin nadide belgesellerinden. Esasında The Nanook of the North'la birlikte belgesel sinemanın ilk örneklerinden biridir. Anlatıcının ara yazılar aracılığıyla da olsa seyirciye seslenişi ve didaktik bir anlatıdan kaçınılması 20’li yılların sinemasını düşündüğümüzde Haxan’ın değerini artıran unsurlar olduğunu söyleyebiliriz. Daha önemlisi ise Christensen’ın bugünün sinemasında sıkça karşılaştığımız episodik anlatıyı 1922’de keşfetmiş olması diyebiliriz. Hikayenin parçalara ayırarak anlatma biçiminin ilk örneği olup olmadığı hususunda emin değilim ama ilk örneklerinden olduğu su götürmez bir gerçek.

İlk 10-15 dakikalık dilimde slayt gösterisiyle hikayesini ders verirmiş gibi anlatan, kitaplardan alıntılar yapan, sonrasında ise çeşitli canlandırmalarla kurguya ağırlık veren Haxan, cadılığın ve büyücülüğün altında yatan sebepleri masaya yatırıyor. Kendince cevaplar da veriyor. Cadılığın evrenin gizemleriyle ilgili saf fikirlerin sonucunda ortaya çıkmış olabileceğini söylüyor. Engizisyon mahkemesinin cadı avında kullandıkları yöntemleri, bir hiç uğruna ateşe atılan kadınların dramını ve skolastik düşüncenin doğurduğu sonuçları etkileyici bir sinema diliyle anlatıyor Christensen. Orta Çağ'da açıklanamayan her şeyin cadılıkla bağdaştırılması, Kilisenin otoritesini korumak ve cadılığın-büyünün önüne geçebilmek için Engizisyon Mahkemesi'ni kurması gibi detaylara yer verilmese de filmin iyi bir metni ve hitabı olduğunu söyleyebiliriz. Çıplak kadın bedeni göstermedeki cesaretiyle övgüyü hak eden Haxan, şeytan tasvirleri ve döneme ilişkin ayrıntılarıyla da dikkat çeken özenli bir yapım.