25 Temmuz 2015

Bir Zamanlar Sinema öneriyor - #28 Human Nature


Eternal Sunshine of the Spotless Mind ile 2000’li yılların en sevilen filmlerinden birine imza atan senarist Charlie Kaufman, yönetmen Michel Gondry'nin birlikte çalıştıkları ilk proje de ilgiye değerdi. Gondry’nin aynı zamanda ilk uzun metraj çalışması olan Human Nature (İçgüdü) genellikle ıskalanan özgün bir film. Hikayesini öyle bir çırpıda anlatmanın hiç de kolay olmadığı, eksantrik karakterlerle dolu absürt bir komedi bu.

Davranış bilimleri alanında hayvanlar üzerinde araştırmalar, deneyler yapan ve geliştirdiği metodları insanlar üzerinde deneyerek daha iyi bir dünya yaratma amacında bir bilim adamı (Nathan), hormon bozukluğu sebebiyle tüm bedeni tüylerle kaplanan, ormanda yaşamaya başlayan ve yazdıklarıyla best-seller olan bir kadın (Lila) ve kendisini orangutan sanan babası tarafından vahşi doğada büyütülen ve de insanı insan yapan yetilerden bihaber yaşayıp giden başka bir adamın (Puff) hikayesi işleniyor Human Nature’da. Ve bu üç hikaye daha doğrusu bu üç karakter bir araya gelirse ne olur? sorusu ortaya benzerine kolay kolay rastlayamayacağınız bir komedi çıkarıyor.

Yönetmen Gondry’nin insanın kendisi olmasının nasıl yanlış sayılabildiği üzerine bir film diyerek tanımladığı Human Nature, insan doğası hakkında oldukça yerinde tespitler yapan gerçek bir yaratıcılık ürünü. İnsanoğlu kendisini diğer canlılardan üstün görse de, o üstün gördüğü canlılar gibi içgüdüleriyle yaşadığı vurgulanıyor. Bilimadamı da olsanız, ilkel bir canlı da değişen bir şey yok deniyor. Medeniyetle birlikte özgürlüğün ve saflığın kaybedildiğini söylüyor Gondry. Kaufman’ın vahşi doğada, hayvanlarla birlikte büyüyen insan hikayesini alıp farklı bir bakış açısıyla kaleme aldığı senaryosu ne yazık ki, o vurucu son hamleyi yapamıyor. Evet, cesur bir deneme ve özgün hikaye arayışındaki seyirciye ilaç gibi gelecektir ama unutulmaz olduğunu da söyleyemeyiz.