1 Şubat 2017

2017 yazının heyecanla beklenen 9 filmi


Mayıs ayıyla birlikte bu yazın dev prodüksiyonlarının bir bir vizyona girecek olması sebebiyle kısa kısa düşüncelerimi paylaşmak istedim.

Alien: Covenant 

Prometheus ile Alien evrenini genişleten Ridley Scott, preguel serisini Alien: Covenant ile sürdürüyor. Bizi Prometheus’un 10 yıl sonrasına götürecek olan filmde, Covenant mürettebatının yaşanabilir ve güvenli olduğunu düşündükleri bir gezegen keşfetmeleriyle gelişen olaylar konu ediliyor. Hikâyesiyle klasik bir Alien filminin izini süren Alien: Covenant, ilk fragmanıyla merak uyandırmayı başardı. Prometheus, Alien külliyatı içerisinde farklı bir noktada duruyordu. Covenant ise bu bakımdan bir sürpriz beklemediğimiz klostrofobik gerilim sahneleriyle öne çıkacak bir Alien filmi olacak. Scott'ın yönettiği Alien filmlerinde yaratık uzun bir süre görünmez. Yine öyle olacağını düşünüyorum. İlk fragman kafalarda kimi soru işaretleri bıraksa da beklentiyi yüksek tutmakta bir sakınca yok. Gösterim tarihi: 19 Mayıs


Pirates of Caribbean: Dead Men Tell No Tales

Korsan filmlerine fantastik unsurlar da ekleyerek yeni bir soluk getiren ve büyük bir başarı yakalayan Karayip Korsanları serisi beşinci filmiyle geri dönüyor. Serinin dördüncü filmi On Stranger Tides’ın beklentileri karşılayamaması üzerine işi bu kez daha sıkı tutmuşlar diyebiliriz. Serinin sevilen karakterlerinden Will Turner (Orlando Bloom)’ın dönecek olması ve kötü karakter Kaptan Salazar’ın Javier Bardem’e teslim edilmesi önemli hamleler diyebiliriz. Kısa tutulan ilk fragmanda Kaptan Salazar’ı tanıtmaktan öteye gidilmemiş. Ancak Javier Bardem’in varlığı filmi merak ettirmeyi başardı. Filmin hikâyesi kısaca şöyle: Salazar lanetli gemisiyle şeytan üçgeninden sonunda kurtulmuş ve karşısına çıkan tüm korsanları öldürmeye ant içmiştir. Jack Sparrow’un tek kurtuluş umudu ise sahibine denizlerin kontrolünü veren Poseidon Asası’nı bulmaktır. Dead Men Tell No Tales’de bizi nasıl bir macera bekliyor? Bunu tahmin etmesi zor değil ama Norveçli yönetmenlerimiz Espen Sandberg ile Joachim Ronning’in nasıl bir iş çıkaracaklarını kestirmek hiç kolay değil. Gösterim tarihi: 26 Mayıs


Wonder Woman

Geçtiğimiz yıl Batman v Superman: Dawn of Justice’de ortaya çıkan Wonder Woman, sonunda solo filmine kavuşuyor. Gal Gadot’un Wonder Woman karakteriyle beğeni toplaması, solo filmden beklentilerin artmasına neden oldu. Filmin ilk fragmanı yayınlandığında aksiyonu ve görselliğiyle iyi bir izlenim bıraktığını söyleyebiliriz. Süper kahramanların toplandığı filmlerin bekleneni verememesi, solo filmlere olan ilgiyi arttırdı. Wonder Woman, karakterin hikâyesini baştan anlatacak. Bu bazen bir handikaba dönüşür ama bir ilk film olmasının Wonder Woman’ın lehine işleyeceğini düşünüyorum. Monster (2003) filmiyle iyi bir çıkış yaptıktan sonra sinemaya uzunca bir ara veren Patty Jenkins’in nasıl bir yönetmenlik sergilediğini de bilemiyoruz. Hikâyenin çizgi romanda olduğu gibi II. Dünya Savaşı zamanında mı geçeceği yoksa değiştirilerek I. Dünya Savaşı’na mı taşınacağı şu an için bir soru işareti. Gösterim tarihi: 2 Haziran


The Mummy

Korku sinemasının kült karakterlerinden The Mummy, 1999’da türsel bir değişikliğe gidilerek fantastik bir maceraya adapte edilmiş ve seyirciden aldığı geri dönüşle bir üçlemeye dönüşmüştü. Üçüncü filmin sönük kalması seriye nokta koyulmasına sebep oldu. Ancak bu son, Mumya cephesinde yeni bir sayfa açılması anlamına geliyordu. Görünen o ki, The Mummy, korku klasiği The Mummy filmleriyle, 1999’da başlayan aksiyon dolu Mummy serisinin bir birleşimi olacak. Senarist John Spaihts’in korkutma hususunda iddialı açıklamalar yapadursun filmin fragmanı bizi fiyakalı bir aksiyonun beklediğini söylüyor. Tom Cruise ve Russell Crowe gibi iki starın varlığıyla gişeden zaferle ayrılacağına kesin gözüyle bakabileceğimiz The Mummy, ilginç bir yeniden çevrim olacak. Senarist kimliğiyle saygı duyduğumuz Alex Kurtzman’ın kamera arkasında da iyi bir iş çıkartmasını temenni ediyoruz. Gösterim tarihi: 9 Haziran


Spider-Man: Homecoming

Sam Raimi’nin Spider-Man üçlemesi sonrasında Marc Webb’in yönettiği The Amazing Spider-Man filmleri, gişesiyle yapımcılarını memnun etmesine karşın Spider-Man fanlarının hışmına uğradı. Spider-Man’in 15 yıl gibi kısa bir sürede üç farklı seriyle sinemaya uyarlanması oldukça şaşırtıcı. Gişe potansiyelinin yüksek olması onu vazgeçilmez kılıyor. Homecoming adı verilen yeni serinin başlangıç filminde oldukça genç bir Peter Parker’la karşılaşıyoruz. Tony Stark (Iron Man)’ın varlığı biraz rahatsız edici olsa da, fragmanda gördüğümüz kadarıyla birlikte oldukları sahnelerin mizahi anlamda iyi göründüğünü kabul etmemiz gerekiyor. Tobey Maguire ve Andrew Garfield’in ardından Tom Holland’ın nasıl bir Spider-Man performansı sergileyeceği ise merak konusu. Homecoming’de Spider-Man’in kendisini kanıtlamaya çalışması iyi bir fikir gibi görünse de hikâyenin başa sarılması canınızı sıkabilir. Beklentiyi yüksek tutmamakta fayda var diyelim. Gösterim tarihi: 7 Temmuz


War of the Planet of the Apes

Bilimkurgu klasiği Planet of the Apes’in preguel serisi, üçüncü filmiyle sona ermek üzere. Sinema teknolojisinin 70’lerden bu yana kat ettiği mesafe maymunların oldukça gerçekçi bir biçimde yaratılmasını olanaklı kılıyor. Bu da preguel üçlemesinin en büyük artısı. Klasik seriden beslenen, görselliği ve aksiyonuyla o serinin kimi eksiklerini gideren bu üçleme, seyircisini genel olarak memnun etti denilebilir. Serinin üçüncü filmi War of the Planet of the Apes’te artık kaçınılmaz olan gerçekleşiyor. İnsanoğluyla maymunlar arasındaki savaş, bizleri maymunların hâkim olduğu bir dünyaya sürükleyecek. Elbette bu filmde uzun sekanslarla savaşı izleyeceğiz. Ceaser’ın insanoğlundan intikamını almasına tanık olacağız. Dawn of the Planet of the Apes ile iyi bir iş çıkaran Matt Reeves’in tekrar kamera arkasına geçtiği filmi heyecanla bekliyoruz. Gösterim tarihi: 14 Temmuz


Dunkirk 

Bu yazın en heyecan verici projesi şüphesiz ki Dunkirk ve sebebi de Christopher Nolan… İlk kez bir savaş filmine imza atan Nolan, aynı zamanda ilk kez gerçek bir hikâyeyi de beyazperdeye taşımış olacak. Gerçeklere bağlı kalma zorunluluğu sinemasını nasıl etkileyecek hep birlikte göreceğiz. II. Dünya Savaşı’nın seyrini değiştiren olaylardan biri olarak tarihteki yerini alan Dunkirk Tahliyesi, 1958’de Dunkirk adlı başka bir savaş filmine konu olmuştu. Nolan’ın hikâyeyi nasıl bir bakış açısıyla anlatacağı, bir veya birkaç karakteri mi ön plana çıkartacağı, savaş sürerken ana karakterlerin kişisel hikâyelerini işleyip işlemeyeceği filme dair ne çok merak ettiğim nokta. Savaş sahneleri, görsellik ve aksiyon açısından fragman yeterince ipucu veriyor. Gösterim tarihi: 21 Temmuz


Valerian and the City of a Thousand Planets 

Lucy ile çokça eleştirilmesine karşın 80’lerde ve 90’larda çektiği bilimkurgu filmleriyle takdir ettiğimiz Luc Besson, bu yazın en iddialı bilimkurgusu Valerian’la geri dönecek. 60’larda yayımlanan bir Fransız çizgi romanından sinemaya uyarlanan Valerian’da zaman yolculuğu yapılabilen uzak bir gelecek tasvir ediliyor. Filmden yayınlanan ilk fragman, Besson’un The Fifth Element günlerine geri döndüğünü söylüyor. The Fifth Element’tekine benzer bir evren tasarlayan Valerian, görsel açıdan oldukça iddialı bir yapım. Elbette bu iddiası karakterlerin kartondan kalmaması ve hikâyenin iyi işlenebilmesiyle bir anlam kazanabilir. Gösterim tarihi: 27 Temmuz


The Dark Tower 

Stephen King’in 7 kitaptan oluşan fantezi ile bilimkurguyu harmanladığı şaheseri Kara Kule, sonunda beklenen uyarlamasına kavuşuyor. Birçok kez ertelenen ve iptal edilen proje hayata geçirildi ama serinin fanlarını memnun etmesi pek olası görünmüyor. Ana karakterimiz Silahşör’ün siyahi bir oyuncuya teslim edilmesi skandal bir tercihti çünkü. Idris Elba, romandaki efsanevi karakterle ilişkilendiremeyeceğimiz, zihnimizde canlandıramayacağımız bir Silahşör’e hayat veriyor. Bu tercih tüm filmin önüne geçecek. Diğer bir husus ise Kara Kule’de Stephen King’in yarattığı evrenin filmde çok farklı bir biçimde tasarlanması. Kendimizi bir kıyamet sonrası bilimkurgusunda sanabiliriz. Bu yazın en tartışmalı dev prodüksiyonu The Dark Tower olacak. Gösterim tarihi: 11 Ağustos

Not: The Dark Tower'ın internete sızdırılan fragmanı kaldırıldığı için şu an paylaşamıyoruz.