12 Şubat 2012

The Ides of March

Bu yıl ikinci kez başıma gelen bir şey var. 2011 yılında ülkemizde vizyona giren filmlerden oluşturduğum en iyi film listemi ikinci kez değiştirmek durumunda kalıyorum. Kaçırdığım ve en iyi 10 film listeme giremeyeceğini düşündüğüm George Cloney'in 4. yönetmenlik denemesi politik\gerilim The Ides of March (Zirveye Giden Yol) meğer hiç de hafife alınacak bir film değilmiş. Altın Küre ödüllerinde En iyi film dahil 4 dalda aday olan ve George Cloney'in en iyi erkek oyuncu ödülüyle dönen filmin Oscar yarışına girememesi de bir hayli ilginç bana sorarsanız.

Seçim kampanyalarının iyiden iyiye kızıştığı bir dönemde Ohia eyaletindeki seçmenlerin kazanılması kritik bir önem taşımaktadır. Başkan adayları yarışta son aşamaya gelmişlerdir. Adaylardan Mike Morris'in (George Cloney) basın sözcüsü Stephen Myers (Ryan Gosling) kampanya adına sadık bir şekilde çalışmaktadır ancak rakip adayın kampanyasını yürüten Tom Doffy (Paul Giamatti) ile yaptığı görüşme ve politik bir skandala doğru sürüklendikçe işler içinden çıkılmaz bir hal alacaktır.

The Ides of March'ı izledikten sonra kafamda netleştirdiğim bir şey varsa o da George Cloney'in yönetmenlikte kat ettiği aşamadır. Önceki üç filmi Confessions of a Dangerous Mind, Good Night and Good Luck  ve Leatherheads Cloney'in yönetmenlik macerasına şüpheyle yaklaşmama sebebiyet veren vasat ve vasat üstü filmlerdi. The Ides of March'ın senaryosu tıkır tıkır işliyor ve Cloney'in temiz yönetmenliğiyle noktalanıyor. Film, seçim kampanyalarında yaşanan kirli oyunları ve entrikaları başarıyla yansıtırken belli bir noktadan sonra gerilimiyle sizi diken üstünde tutuyor ve kuvvetli bir merak duygusuyla finale erişiyor. The Ides of March'ı 70'li yıllarda altın dönemini yaşayan politik filmlerle karşılaştırırsak entrika olarak o dönemin filmlerinin altında oyunculuklar ve yönetmenlik bakımından ise aynı düzeyde olduğu söylenebilir. Filmimizin gücünü oyunculuklarından aldığını belirteyim. George Cloney, Ryan Gosling, Philip Seymour Hoffman, Paul Giamatti, Evan Rachel Wood ve Marisa Tomei her biri karakterinin hakkını fazlasıyla veriyor.
Son söz: Politik gerilimlerden hoşlanıyorsanız bir dakika bile düşünmeyin. 8\10