19 Eylül 2024

İlk İzlenim: Mickey 17

Bong Joon-ho, Parasite ile sükse yaptıktan beş yıl sonra iddialı bir bilimkurgu filmiyle geri dönüyor. İlk bilimkurgu çalışması Snowpiercer, 2010'ların en dikkate değer post apokaliptik bilimkurgusuydu. Joon-ho'nun türde kendini kanıtladıktan sonra dümeni yeniden bilimkurguya kırması sevindirici açıkçası.  Edward Ashton'un 2022'de çıkan ve seriye dönüşen Mickey7 adlı romanından uyarlanan Mickey 17, esasında bu yıl vizyona girecekti ama yönetmen ile Warner Bros arasında çıkan anlaşmazlıklar filmin ertelenmesine sebep olmuştu. Filmin ilk fragmanının yayınlanmasını fırsat bilerek, 31 Ocak'ta gösterime girecek Mickey 17 ile ilgili ilk izlenimlerimi paylaşmak istedim.

Film, insanlığın uzaya uzun yolculuklar yaptığı bir zamanda geçiyor. Buz dünyası Niflheim'i kolonileştirmek için yapılan bir keşif gezisinde, hayatı pek de yolunda gitmeyen Mickey Barnes'ın, ne olduğunu bilmeden Expendable yani harcanabilir olmayı kabul etmesiyle gelişen bir hikaye anlatılıyor. Mickey farkında olmadan şirket için tehlikeli işlerde kullanılacak tek kullanımlık bir çalışan olmayı, ölmeyi ve öldükçe klonlanarak görevine devam etmeyi kabul ediyor. Mickey 17'nin bu tehlikeli görevlerden birinden canlı kurtulmasıyla klonlardan ikisi aynı anda hayatta olduklarını anlıyor ve bu asla olmaması gereken bir durum.

Mickey 17'nin, bilimkurgu temalarından uzay kolonizasyonunu ve klonlamayı odağına aldığını görüyoruz. Uzayda kolonileşme bilimkurgu sinemasında genelde katı kurallarla yönetilen, çalışanlarına ama daha ziyade kolonileştirecekleri gezegendeki canlılara karşı acımasız bir tutum içinde olan bir şirket (Alien ve Avatar'daki şirketleri hatırlayalım) üzerinden ele alınır. Mickey 17'de de benzer durumlarla karşılaşacağız gibi görünüyor. Bong Joon-ho bir mesaj verecekse veya eleştirel bir tutum takınacaksa, bunu büyük ölçüde şirket ve şirketin politikaları üzerinden vereceği kanısındayım. Zira fragmanın sonlarında yer alan aksiyon sahnelerinde, Niflheim gezegenindeki ürkütücü canlıları görmemiz tesadüf değil. 

Klonlama teması ise daha yaratıcı bir biçimde ele alınmış gibi görünüyor. Bunu ölen klonun tüm hafızasını, deneyimlerini bir sonraki klona aktarabilmesinden anlayabiliyoruz. Uzay ve klonlama denince aklımıza 2009 yapımı Moon geliyor ister istemez. Orda da klonuyla karşılaşma durumu vardı. Elbette çok farklı bilimkurgulardan söz ediyoruz. Mickey 17 büyük bütçeli, gösterişli bir bilimkurgu filmi. Fragmana baktığımızda filmde mizahın önemli bir yer tuttuğunu görüyoruz. Bir tür kara komedi izleyeceğimizi söyleyebiliriz. Çünkü fragmanda Mickey'lerin korkunç sayabileceğimiz ölümlerini görüyoruz ama bu bize herhangi bir rahatsızlık vermiyor. Filmde tercih edilen anlatım, tutturulan ton komediye alan açıyor. Robert Pattinson, senaryoyu çok komik bulduğunu söylemiş. Filmin geneline sinmiş mizahi bir yaklaşım var belli ki. Oldukça eğlenceli bir bilimkurgu izleyeceğimizi düşünüyorum. Kamera arkasında Bong Joon-ho'nun olması güven veriyor. Snowpiercer'da el attığı temalara yaklaşımı, alt türe kattıklarının es geçilmemesi gerekiyor. Snowpiercer önemli bir referans kesinlikle.