9 Kasım 2016

Bir Zamanlar Sinema öneriyor #54 Across the Universe


Across the Universe efsanevi müzik gruplarından The Beatles'ın 33 şarkısının arz-ı endam ettiği 2007 yapımı bir Julie Taymor filmi. Liverpool'dan yola çıkıp kayıp babasını aramak üzere New York'a giden Jude'un orda Lucy ile tanıştıktan sonra kendisini savaş karşıtı protestoların içerisinde bulmasını ve çiftin inişli çıkışlı ilişkisini ele alan film, 60'ların Amerika'sının da bir portresini çiziyor. Across the Universe'deki ana tema aşk ancak bu Vietnam Savaşı'nın gölgesinde yaşanan bir aşk...

Yönetmen Julie Taymor, 1999 yılında Titus ile teatral bir işe imza atmıştı. 2002 yılında Frida Kahlo'nun sanat ve hayat hikayesini anlattığı filmiyle de resim sanatını mercek altına aldı. Across the Universe'de ise müziği filminin ana karakteri yapıyor. İlk olarak The Beatles hayranlarına seslenen Across the Universe, hikayesi biraz zayıf olsa da nefis The Beatles şarkıları ve görselliğiyle bu açığını kapatıyor. Filmde The Beatles yok ama unutulmaz Beatles şarkıları; Hey Jude, Lucy in the sky with diamods (ana karakterlerimiz Jude ve Lucy'e ismini de veren şarkılar) Let ıt be, Something in the way, All you nedd is love, I'am the walrus filme de adını veren Across the universe ve daha fazlası hikaye örgüsü içindeki yerleri itibariyle sırayla çıkıyor karşımıza. Ve Strawberry field forever eşliğinde çileklerin Vietnam'a bomba olarak yağdığı sahne filmin en etkileyici anları şüphesiz. The Beatles şarkılarını filmin genç ve yetenekli isimleri Jim Sturgess ve Evan Rachel Wood başta olmak üzere bütün oyuncular başarıyla seslendiriyor.

Across the Universe, başta animasyon sahnesi olmak üzere yer yer şarkılara eşlik eden koreografileriyle ve sanat yönetimiyle atası Pink Floyd: The Wall'ı, savaşa ve militarizme karşı olan tavrıyla da Milos Forman'ın 1979 tarihli müzikali Hair'ı hatırlatıyor hemen. Elbette bu iki klasikten etkilenirken ve onları referans alırken kendi kimliğini de ortaya koymayı başarıyor. Abba şarkılarından oluşan Mamma Mia gibi şarkıların neye hizmet ettiği belirsiz, dağınık bir iş değil karşımızdaki film. Aksine şarkılar bir bütünün parçaları gibi hikayeye ustaca yedirilmiş. Zaman zaman kopukluklar olsa da seyir zevkini etkilemediğini belirteyim. Ayrıca video klip estetiği de filme çok yakışmış. Filmi izlerken The Beatles 'best of'una uzun bir klip çekilmiş hissiyatına da kapılmanız olası ancak bu olumsuz bir eleştiri değil. Eleştirmenlerden ve seyirciden geçer not alan bu müzikal film, 60'lar ruhunu yansıtan sanat yönetimi, üslubu, sevgi ve barış mesajlarıyla ilgiyi hak ediyor. Filmi sevmek için Beatles hayranı olmaya gerek yok, ama müzikalleri sevmek şart.