Geçtiğimiz yıl adından sıkça söz ettiren, Kathryn Stockett'ın 'best seller' olmuş romanından uyarlanan ve en iyi film dahil 4 dalda Oscar adayı olup en iyi yardımcı kadın oyuncu Oscar'ını Octavia Spencer'ın aldığı The Help (Duyguların Rengi), Emma Stone, Viola Davis, Jessica Chaistain ve Brice Dallas Howard gibi güçlü kadın oyuncularının etkili performanslarıyla ön çıkan bir drama. Film Bizi 1960'lı yılların Amerika'sına, Mississippi'ye yani ırkçılığın en şiddetli yaşandı yere götürüyor.
Skeeter, yeni mezun olmuştur ve bir yazar olarak çalışmak amacındadır. Jackson, Mississippi'de yerel bir gazetede Bayan Myrna'nın temizlikte püf noktaları işini alınca en iyi arkadaşının siyahi hizmetçisi Aibileen'den yardım ister. Skeeter, Aibileen ile sohbet ettikçe siyahi hizmetçilerin yaşadıkları üzerine bir kitap yazmaya karar verir.
Irkçılık temalı filmler olaya genellikle erkeklerin cephesinden bakar. The Help, ilk olarak bunu yıkıyor. Olaya kadınların (kadın hizmetçilerin) gözünden bakıyor. İkinci olarak da siyahlara yapılan şiddet eylemlerinden ziyade o dönem yaşanan ayrımcılığı ufak ama mide bulandırıcı (insanlık adına) detaylarla resmediyor. Filmde, Ku Klux Klan adlı siyah karşıtı ırkçı örgüt adı bir kez geçerken dönemin en önemli iki figüründen Martin Luther King'i halka seslenişi, John F. Kennedy'i ise suikastı ile anıyor. Özellikle Ku Klux Klan'ın ve Martin Luther King'in geçiştirilmesi The Help'in etki gücünü zayıflatırken hikayenin tatlı bir dille anlatılması seyir keyfini artıran bir unsur olmuş. Tate Taylor, hikayeyi naif bir dille anlatmayı uygun bulmuş. Artı ve eksilerini göze alarak. Bir uyanış öyküsü diyebileceğimiz The Help, mizahı elden bırakmayan, dokunaklı, iletmek istediği mesajı ustalıkla vermeyi başaran, yeni bir şey söylemese de yarattığı karakterler ve sinema diliyle takdir edilmesi gereken önemli bir film olmayı başarıyor. Eleştirmenlerce ortalama bir film olarak değerlendirilen buna karşın seyircinin bağrına bastığı (Imdb puanı 8\10) incelikli bir drama. 7\10