Son 10 yılda Güney Kore Sinemasından sıkça söz ediyorsak bunun başlıca sebebi Güney Koreli yönetmenler Kim Ki-Duk ve Park Chan-Wook'tur. Kim Ki-Duk'u bir kenara koyarsak Park Chan Wook, kariyerine 90'lı yıllarda başlamış ama uluslararası üne ve saygınlığa kavuşması intikam üçlemesinin ikinci ayağı olan Oldboy (İhtiyar Delikanlı) ile gerçekleşmiştir. Chan Wook'ın 2006 yapımı filmi I'm a Cyborg But That's Ok (Ben bir robotum ama sorun değil) yönetmenin klasik temalarının dışına çıktığı ilginç bir film.
Farklı tipte birçok hastanın bulunduğu bir akıl hastanesinde kendisini cyborg sanan genç bir kızla insanların ruhunu çalabildiğini iddia eden bir erkek hasta hikayemizin ana karakterleridir. Hayatın gerçekliğinden kopup kendi gerçekliğini yaratmış bu iki genç insanın yakınlaşmaları akıl hastanesi yönetimince de desteklenecek ve garip bir aşk öyküsü yaşanacaktır.
Guillermo Del Toro'nun filmi Pan's Labyrinth'de (Pan'ın Labirenti) olduğu gibi I'm a Cyborg But That's Ok'de de kendi fantastik dünyasını yaratmış genç bir kız var. Aralarında güçlü bir bağın olduğu büyükannesinin akıl hastanesine kaldırılması sonucu bir tür çocukluk travması geçiren Young-Goon kendisini robot olduğuna inandırıyor. Varoluş amacını sorgulamaya ve bunu bulmaya çabalayan genç kız gerçeklikten koptukça film de bizi iyiden iyiye içine çekiyor. Park Chan Wook, Young-Goon'ın hayal dünyasını yansıttığı fantastik anlarda maharetlerini bir bir sergilemiş. Chan Wook, esasen dramatik bir hikaye anlatsa da aralara serpiştirdiği espriler ve hikayenin tuhaflığıyla gülümsetmeyi başarmış ve görüp görebileceğimiz en garip aşk filmi ile çıkmış karşımıza. Kostüm, dekor ve makyaj'daki ince işçilikle ve canlı renklerin tercih edilmesiyle film görsel olarak da izleyeni cezbediyor.
Son söz: I'm a Cyborg But That's Ok zamanla bir kült filme dönüşür mü bunu zaman gösterecek