20 Ağustos 2013

Teatral Noir: 'Killer Joe'


Sinemaseverlerin daha çok The Exorcist'in yönetmeni olarak tanıdığı William Friedkin, 70'li yıllarda altın dönemini yaşamış, sonra yavaş yavaş çaptan düşmüş usta bir yönetmen. 2000'li yıllarda Vur Emri (2000) ve Başkaldırış (2003) gibi vasat filmler ve Böcek (2006) gibi görece iyi bir filmle kariyerini sürdüren Friedkin, son dönem ürettiklerinin üzerinde bir filmle geri döndü. Tracey Letts'in başarılı oyunundan sinemaya uyarlanan Killer Joe; Matthew McConaughey, Emile Hırsch, Gina Gershon, Thomas Haden Church ve Juno Temple gibi isimlerden oluşan ilginç kadrosuyla öncelikle suç filmlerinden hoşlananlara hitap eden kayda değer bir film.

Ek iş olarak uyuşturucu satıcılığı yapan Chris, elinde satmak için bulundurduğu uyuşturucu annesi tarafından çalınınca, kısa süre içinde 6 bin dolar bulmak zorundadır, aksi halde ölecektir. Hiç umudu kalmayan Chris, babası Ansel'in yardımıyla  bir plan yapar; Chris, annesinin hayat sigortasıyla borçlarını kapatmayı düşünmektedir. Tabii bunun için annesinin ölmesi gerekecektir. Burada da devreye aynı zamanda bir kiralık katil olan dedektif Joe Cooper girecektir.

Suç filmleri zaman içinde farklı kollardan beslenen hikayelerle yeni alt türler yarattı. Kanun adamının bakış açısını yansıtan filmler polisiye, olaya suçluların penceresinden bakan örnekler ise kara film olarak etiketlendi. William Friedkin'in 1985 tarihli erotizm soslu gerilim filmi 'Jade' günlerine geri dönme fırsatı bulduğu Killer Joe, tam bir Neo Noir (kara filmlerin yeni yüzü; 70'li yıllarda başlayıp 80'lerde hakim oldu). Filmin en ilginç özelliği, ait olduğu türün diğer örneklerinden teatralliği ile ayrılması. Şahsen ilk kez teatral bir Noir izledim. Polisiyelerin vazgeçilmezi kirlenmiş-yozlaşmış dedektif karakterleri Killer Joe'da kendine geniş bir alan buluyor. Zira dedektif Joe'yu asıl mesleğini icra ederken göremiyoruz. Türün klasik örneklerinin olmazsa olmazı iyi-kötü karakterler dengeli bir biçimde hikayeye yerleştirilmemiş. Bu da filminde seyirci olarak kimin tarafını tutacağımızı bilemememize sebep oluyor. Bakire Dottie dahil tüm karakterlerin suça bulaşmış olması, onlarla empati kurmamızı güçleştiriyor.

Killer Joe, tüm karakterlerinin kötücül taraflarıyla ilgilenen bir hikaye anlatıyor. Bunu da temelde parçalanmış aile olgusuyla ilişkilendirip dramatik çatısını örüyor. Ancak Friedkin'in bu dramatik yapıyla ilgilenmediğini hemen anlıyoruz. Yönetmenimiz bir tür filmi yapmak, o türün gereklerini yerine getirmek ve suya sabuna dokunmadan bir hikaye anlatmak istemiş. Finalde ince bir mesaj da vermeyi ihmal etmemiş tabii. Bu bağlamda, filmlerin mesaj vermesi veya bir 'derdi' olması gerektiğini düşünenler için Killer Joe vakit kaybı olarak değerlendirilebilir.

Filmin bir oyundan uyarlama olması, teatrallikten kurtulamadığı  anlarda -tek mekanda geçen uzun planlarda- gerilimi ve akışı bir nebze aksatıyor ama filmin bütününe zarar vermiyor. Orijinal metnin yani oyunun şiddet dozunu bilmiyoruz ama film son düzlüğe girdiğinde şiddetin dozunu artırıyor. Hatta anlatması bir hayli zor bir 'tavuk butu' sahnesi var ki rahatsız ediciliği ve aşırılığıyla unutulmazlar arasına girdi çoktan. Sonuç olarak olayın çözüme kavuştuğu final bölümü tatmin etmeyi başarıyor.

Son söz: Türü seviyorsanız hiç düşünmeyin 7.2\10