3 Ocak 2018

İyiliğin ve Kötülüğün Bahçesinde: Three Billboards Outside Ebbing, Missouri


Kendi yazıp yönettiği In Bruges ve Seven Psychopaths ile suç filmi dediğimiz türde özel bir yer edinmeyi başaran Martin McDonagh, beş yıl aranın ardından üçüncü uzun metraj filmiyle geri döndü. En İyi Film dâhil altı dalda Altın Küre adaylığı elde eden Three Billboards Outside Ebbing, Missouri, bu yıl adını sıkça anacağımız filmlerin başında geliyor.

McDonagh’ın suç dramasından suç komedisine geçiş yaptığı ikinci filmi Seven Psychopaths, In Bruges sonrası bir geri adım olarak değerlendirilmişti. Yönetmenin üçüncü filmi Three Billboards Outside Ebbing, Missouri sonrasında şunu net bir şekilde ifade etmek gerekiyor ki, suç draması da yapsa McDonagh filmlerinde mizah hep olacak. Önemli olan, yönetmenin mizahı nasıl kullandığı ve mizahın neye hizmet ettiği diyebiliriz. Three Billboards’ta dramatik bir anın ardından komik bir sahne izliyoruz, sonra yine dramatik bir sahneye geçiliyor. Yönetmenin yapmak istediği şey; seyircisini bunaltmayan, duygularıyla oynamayan, hüzünlendiren ancak bu hüznü kaleminden dökülen cümleler ve müziklerle usulca veren bir film çekmekmiş bana kalırsa. Dramatik sahneler kadar, mizah kullanımında da abartıya kaçmamasının bu düşünceyi desteklediğini düşünüyorum. McDonagh’ın yeni çalışması In Bruges’e yakın durmakla birlikte, Three Billboards’un daha ağırbaşlı bir film olduğunu yönetmenin anlatısındaki olgunluğun hemen fark edildiğini belirtelim. Bu kez küçük bir kasabada yerel polisin ilerleme kaydedemediği bir tecavüz ve cinayet davasını, kızı öldürülen anne Mildred Hayes’in adalet arayışı ekseninde işleyen McDonagh, özgün senaryosunu da arkasına alarak her anında keyif veren usta işi bir suç filmi çıkarmayı başarmış.

Kızının katilinin bulunabilmesi için belki de son çare olarak kasabanın çıkışındaki üç ilan panosunu kiralayan Mildred Hayes, dikkatleri unutulmaya yüz tutmuş cinayete çekmeyi ve yerel polisi harekete geçirmeyi düşünüyor. Ancak McDonagh, elde pek de ipucu olmayan bu cinayet davasıyla ilgilenmiyor. Mildred Hayes’in çabası olayın çözümüne yönelik bir girişim olsa da yazar yönetmenimiz, bu girişimi kaos yaratmak için kullanıyor. Mildred’ın ilan panolarında suçlunun bulunamamasının sorumluluğunu polis şefine atması ve Şef Willoughby’nin kanser sebebiyle ölümü bekliyor oluşu, onu sevip sayan kasabalının Mildred’a cephe almasına neden oluyor. Burada kasabalının tavrını ayrı, Mildred’ın tavrını ayrı değerlendirmek gerekiyor. Kasabalının, şefi sevdiği ve ona acıdığı için yanında yer alması ahlaki ve toplumsal açıdan olağan bir davranışken; acısını dindirmeye çalışan, adalet isteyen bir anneye cephe almalarının ise aksi bir davranış biçimi olduğunu söylüyor. Kasabalının içine düştüğü duruma toplumsal bir deney olarak bakabiliriz. Bu noktada McDonagh’ın deneye seyirciyi de dâhil ederek “Siz olsanız ne yapardınız?” diye sorduğunu belirtelim. Filmdeki karakterlere baktığımızda hiçbirinin kusursuz insanlar olmadığını görüyoruz. İyi olduğunu düşündüklerimiz o kadar da iyi değil, kötü olduklarını düşündüklerimiz ise o kadar kötü olmayabilir deniyor. Özellikle de ana karakterimiz Mildred’ın ölümü beklediğini bildiği halde Şef Willoughby’nin adını öne çıkarmasının ahlaken sorgulanması gereken bir davranış olması ile Dixon’ın ırkçılığına, şiddete başvurmasına ve görevini kötüye kullanmasına rağmen içinde iyi bir taraf olduğunun açıkça ifade edilmesi bu husustaki en iyi örnekler. 

In Bruges’de üç karakter arasındaki mesele burada yine temelde üç karakter üzerinden gitse de epey farklı bir izleği var yönetmenin. Mildred kararlı ve dik duruşuyla, Şef Willoughby nasıl biri olduğunu öğrendiğimizde, Dixon ise biraz hızlı verilse de dönüşümüyle seyirciyi etkilemeyi başarıyor. Bu üç karakterin motivasyonunu, duygu durumlarındaki değişimleri incelikle veren McDonagh’ın ne yapacağını kestirmenin güçlüğü de filmden aldığımız keyfi artıran unsurlardan bazıları diyebiliriz. Zaten Three Billboard Outside Ebbing, Missouri‘nin kendilerine has suç filmleri ve usta işi senaryolarıyla tanınan Coen kardeşleri anımsatan bir tarzı var. Olayların gelişimi, sarpa sarışı, çözümü veya çözümsüzlüğüyle McDonagh’ın Coenlerden etkilendiğini bu filmde görmek mümkün. Frances McDormand, Sam Rockwell ve Woody Harrelson’ın performanslarıyla döktürdüğü Three Billboard Outside Ebbing, Missouri, usta işi senaryosu, bu senaryoya ayak uyduran yönetmenliği, sinematografisi ve doğru müzik tercihleri gibi birçok niteliğiyle yılın en iyi filmlerinden olmakta hiç zorlanmıyor. 8.7\10