Christopher Nolan’ın ilk savaş filmi denemesi Dunkirk, 2017’nin en heyecan verici projelerinden biriydi. Filmin ülkemizdeki gösteriminden evvel, dış basından gelen tepkiler (en iyi Nolan filmi olduğunu söyleyen yazarlar, başyapıt vb. yorumlar) de beklentilerin çığ gibi büyümesine sebep oldu haliyle. Ne var ki, 21 Temmuz’da ülkemizde vizyona giren film, soğuk duş etkisi bıraktı birçok sinemasever üzerinde. Ancak hem dünya genelindeki tepkileri, hem de ülkemizdeki genel beğeni seviyesini düşündüğümüzde Dunkirk’ün yılın en overrated filmlerinden biri olduğu gerçeği çok bariz. Dunkirk neden yılın en büyük halay kırklığı oldu bunu açmak istiyorum bu yazıda.
Son filminde Dunkirk Tahliyesini konu edinen Nolan, klasik anlatıyı takip etmeyen, sıradışı bir savaş filmi çekmek için yola çıkmış. Hatta Nolan’a göre Dunkirk bir savaş filmi dahi değil. Ona göre bu film bir hayatta kalma mücadelesi ve bir gerilim. Savaşın yoğunluğunu farklı bir açıdan göstermek istiyor. Kanlı cephe savaşları yok ve hatta savaşta karşı tarafı göremiyoruz. Buna rağmen “Dunkirk savaş filmi değil” söylemine katılmak mümkün değil. Dunkirk ne değil? Klasik bir savaş filmi değil, farklı bir savaş filmi deneyimi yaşatmak isteyen bir savaş filmi…
Nolan, bu türde örneğini görmediğimiz bir anlatı tercih etmiş. Dunkirk Tahliyesini üç farklı hikâyeyle ele alıyor Nolan. Bunu da üç farklı mekân (kara, hava ve deniz) ve bu mekânları çizgisel olmayan bir zaman akışıyla işlemek zekice bir düşünce ve takdir edilmesi gereken bir tercih kabul etmek lazım. Ancak, bu anlatım biçiminin ne kadar işlevsel olduğu tartışılır. Ya da özgün anlatım biçiminin filmi sırtladığını söylemek mümkün mü? Bence hayır. Çünkü filmin ciddi sorunları var. Dunkirk’ün temel sorunu Nolan’ın altın kural ihlali yapması. O altın kural da bir savaş filminin içi dolu karakterlerinin olma zorunluluğu...Sebebi ise şu: Savaş filmlerinde takip edilen savaşın kendisi değildir. Christopher Nolan da olsanız karakter yaratmadan savaş filmi klasiği yaratamazsınız. Peki, karakter yaratmaktan kastımız tam olarak nedir, bunu açalım. Dunkirk’te havada, sahilde ve denizde geçen üç hikâyenin de kahramanları var. Ancak hikayelerine ortak olduğumuz karakterlerimizin hiçbirini merak etmiyor, hiçbiri için endişelenmiyor ve hiçbiriyle empati kuramıyoruz. Dolayısıyla hikâyesine ortak olacağımız, peşine takılacağımız bir karakter bulamıyoruz. Böyle olunca onca hengâmenin içinde kayboluyoruz, sadece savaşın yarattığı cehennemi gözlemliyoruz. Daha fazlası yok filmde. Özellikle havada geçen bölüm, filmin dramatik yapısını geçtim, hikâyesine dahi hizmet etmiyor, havada kalıyor. Bu durumda karakterler seyirci için bir anlam ifade etmiyor, haliyle film de… Filmde bakış açısına göre düşman tarafın gösterilmemesi de bir takım sorunlar doğuruyor: Klasik bir iyi-kötü çatışması olmadığı için taraf tutmak da pek mümkün olmuyor. Olup biteni tarafsız bir gözle izlemek ve o topa girmemek şüphesiz ilginç bir deneyim ancak bu yaklaşım kurgulanmış gerçekliğe zarar veriyor. Yaşattığı deneyim dışında, “Dunkirk’te neler olmuştu?” sorusuna belge niteliği taşıyan bir cevap vermekten çok da öteye gidemiyor film. İlk kez gerçek bir hikayeyi beyazperdeye taşıyan Nolan, gerçekliği kurgularken özgün kalmaya çalışıyor ama gerçekliğin esiri olmaktan kurtulamıyor.
Nolan’ın yapmak istediği ‘kahramansız’ savaş filmi, özgün anlatısı dışında klasik sinemada pek çok kez denendi ve başarılı bir sonuç alınamadı. Çok ve derinlemesine yaratılmamış karakterleri olan savaş filmlerinde seyircinin yaşadığı odak sorunları, bugün halen gözleniyor. Soluksuz izlenen, dur durak bilmeyen bir aksiyona benzetebileceğimiz Dunkirk, bu yönüyle çok başarılı ve genel olarak seyirci de tav (ya da tatmin) olmuş gibi görünüyor. Nolan’ın fark yaratmak adına yaptığı kurgusal hamleler de kabul görmüş. Zaten filmin en önemli artısı da bu denilebilir. Sonuç olarak Nolan’dan bir savaş filmi klasiği, bir başyapıt daha yaratmasını bekledik ama ortalamanın üzerine çıkamayan bir film izledik. Nolan yine yönetmenlik becerisini konuştursa da beklentilerimize oranladığımızda yılın hayal kırıklığına dönüşmekten kurtulamıyor Dunkirk 6\10