Oliver Stone’un filmografisine baktığımızda ülkesinin yakın dönem siyasi tarihini mercek altına aldığını bir çırpıda görürüz. Muhalif kimliğini filmlerine de yansıtan Stone, Vietnam Savaşı’nın açtığı yaralardan JFK suikastına, Watergate skandalından 11 Eylül’e kadar tarihe kara leke olarak geçen olayları inceledi. Komplo teorilerine veya olayın vahametine kendisini ne kadar kaptırsa da işinin kurgu olduğunu ve bir hikâye anlattığını unutmadı.
Yönetmenin Amerika’nın 37. Başkanı Richard Nixon’ın hayatını peliküle aktardığı çalışması Nixon, üç saati aşkın süresiyle tam bir gövde gösterisiydi ve hayli iddialı bir projeydi. Ne var ki, genel seyirci kitlesini pek memnun edemedi Stone. Nixon, iyi hatırlanan bir film olmasına karşın, hakkının teslim edilmediğini düşünüyorum. Bir başkan biyografisi için oldukça cesur tercihleriyle öne çıkan yapımın neden önemsenmediğine bir bakalım.
Stone, daha önce JFK ve Natural Born Killers’ta deneyip, bu filmlerin başarısında büyük pay sahibi olan kurgu anlayışından Nixon’da da vazgeçmedi. Hızlı ve bol kesmeli kurgusu filmin hazmını zorlaştırsa da uzun süresini dezavantaj olmaktan çıkarıyor ve Nixon’ı hantal bir biyografi olmaktan kurtarıyor. JFK ve Natural Born Killers’a ek olarak filmin zaman dilimiyle de sürekli oynuyor Stone. Film, Nixon’ın ilk başkanlık döneminin sonunda açılıyor ve zamanda bir geri, bir ileri gidiyor. Karakteri derinleştirmek için çocukluk ve gençlik dönemlerine uğruyor. Son kısımlar hariç filmin bu kurgu anlayışıyla devam etmesi genel kitle üzerinde olumsuz bir etki yaratıyor. Renk tercihleri de buna dâhil edilebilir. Filmin ne zaman, nerde siyah-beyaza döneceğini kestiremiyoruz. Siyah-beyaz sahneler geçmişten bir an izlerken ve Tv yayınlarında daha anlamlı olmasına rağmen, görsel olarak filme zenginlik kattığını söyleyebiliriz.
Yönetmen Stone, Richard Nixon’ın neden sevilmeyen bir başkan olduğunu anlatabilmiş. Nixon’ın özel hayatı, politik yaşamının gölgesinde bırakılarak ve fakat birbirleriyle pamuk ipliğine bağlı olduğunun altı çizilerek işleniyor. Kennedy ile giriştiği başkanlık yarışını, Vietnam Savaşı’nda izlenen politikayı ve nihayet Watergate skandalının öldürücü darbesiyle yıkılan Nixon’ı izlediğimiz filmin hiçbir anında Başkan’ı sevimli göstermeye çalışmıyor Stone. “Bir devlet başkanı istediği yere bomba atabilir.” Nixon’ın kurduğu bu cümle Stone’un ona yaklaşımını net bir şekilde gösteriyor. Sonuç olarak; Oliver Stone, içeriği bir hayli zengin olan filmini, biçimsel olarak da donatarak örnek gösterilecek bir biyografik film çıkarıyor.