2013 Filmekimi’nin benim için süprizlerinden biri
olan Sen Aydınlatırsın Geceyi, Onur Ünlü’nün farklı bir mizah ve fantezi
birlikteliği olarak tanımlanabilecek bir film. Niye sürprizdi diye sorarsanız?
Çünkü Yönetmen Onur Ünlü filmini vizyona sokmayarak beni şaşırtmış ve sadece
kendisinin seçtiği sinemalara ya da festivallere vereceğini açıklamıştı.
İstanbul kazan ben kepçe filmin peşindeydim desem abartmış olmam. Özellikle her
gördüğüm sinema salonuna bakıyordum tabii ki bu sinemalar Beyoğlu’ndaydı. Onur
Ünlü’yü Polis’ten beri takip eden bir hayranı olarak bu filmini sonunda izlemek
beni aşırı mutlu etti. Sen Aydınlatırsın Geceyi, iyi film gelmiş izleyelim
algısını yaratıyor.
Burç Karabulut Yazdı
İlginç
bir tür birlikteliği
Neyse filme gelecek olursak; tür sineması için
ilginç bir melezden oluşan bu film, yer yer popüler kalıpları da kullanarak
kendine özgü bir sinema dili çıkarmayı da başarıyor. Süper kahraman ya da
tanrısal karakterlerle Hollywood cephesinde hayat bulan bu tür, Türkiye’de
güncel hayata yansıtılmış. Kültür emperyalizmine yenik düştüğümüz şu günlerde
bu filmi adeta o yüzden deli gibi izledik. Kosmos’da da healer yani şifacıyla
karşımıza çıkan bu popüler kültür ithalatı ya da dezenformasyonu anlaşılan 90’larda
başlattığı savaşı kazandı.
Bel
üstü absürtlük
Kısaca filmden bahsedecek olursak; filmin geçtiği
yer olan Aksihar, Manisa’da Cemal isimli bir berberin hayatının anlamsızlığına
bir çare ararken Yasemin adlı bir kıza denk gelmesi ve onunla evlenip hayatına
bir amaç katmak isteyen Cemal’in öyküsü üzerine kurgulu. Umutsuz bir vaka olan
Cemal, niye yaşadığından habersiz bir şekilde dolaşırken kendini sorgulamaktan
geri kalmaz. Bunu mizahi hatta absürde varan bir dille yapar. Akhisar’da ayrıca
bir sürü tanrısal güçlerle donatılmış insanlar da vardır. Onlar da bu güçleri
hayatlarında sanki sırmış gibi saklamaktadırlar. Burada bel üstü absürtlük diz
boyudur ve güldürür. Bir örnek verecek olursam, mesela Cemal bir anda tüm ilaç
kutusunu içer ve ölmez. Hatta rahatlamışçasına kuş gibi de uçar. Ölüler
dirilir. Silah kullanmadan parmaklarla ateş edilir. Elleri birbirine çarparak
zaman durdurulur. Lamekan ve zamansız bir Akhisar’dan bahsedilir. Bu
kahramanlar maalesef hayatlarında zavallı kalmışlardır. Geçen senelerde
izlediğim Misfits diye bir diziyle de bağdaşır. O dizide de bir takım süper
güçlere sahip ama o güçleri kendilerini bile kurtaramayan işçilerin absürtlükle
kurulu hayatları anlatılır. Öyle ki o güçler onların başını bile belaya
sokuyordu adeta lanetti.
Snyder’e
ve Tarsem’e yaklaşan bir grafik tarz
Siyah beyaz çekimin filmdeki hikayenin atmosferine
ve fanteziyle karışık absürtlüğe çok iyi bir arka fon oluşturduğunu
söylemeliyim. Yer yer bu çekim, Zack Synder’ın filmlerinde de gördüğümüz grafik
tarzı yansıtır. Tarsem’in filmlerine de sanki bir selam çakmış gibidir. Renkler
olsa belki tamamen Tarsem’in sinemasına ve tarzına da yaklaşacak film, filmin
sinesine girmiş.
Filmi çok uzun tutmuyorum çünkü seyretmek için
beklenmesi ideal filmlerden olduğunu düşünüyorum. Günümüzün Türk sinemasının
takındığı sinema dilinden bariz bir şekilde sıyrılan Sen Aydınlatırsın Geceyi,
mizah ve fantezi, dramı öyle bir şekilde birbirine bağlıyor ki filme gülmemek
yerinde üzülmemek ve her sahnesine şaşırmamak için hazırlıklı olmak gerekiyor.
Ki sinema izleyicisi için hazır olma gibi bir durum olmamalıdır. Yine de
izleyici bu filme hazırlıklı geldi çünkü tv’de de başarılı bir işe imza atmış
olan Onur Ünlü, kendi seyircisini de böylelikle yaratmış oldu. Ayrıca bir
saatte oluşan kuyruk da cabası. Sıradaki yalnız tek erkek olmak var bir de.
Seyirciyi tam tatmin etti mi bilemiyorum tabii sonuçta Leyla ile Mecnun’da
absürt, sulu bir aşk varken burada tam tersi ve daha vurucu hatta ciddiyetinden
sakınmayan bir film vardı. Sen Aydınlatırsın Geceyi dört dörtlük olmasa da oh
be Türk filminde de hayat varmış. Hatta iyi film gelmiş izleyelim algısını
seyirciye tekrar yaşatacaktır.