Hint asıllı genç yönetmen M. Night Shyamalan, kariyeri
sallantıda olan ama kendisinden henüz tamamıyla umudumuzu kesmediğimiz
yetenekli bir yönetmen. The Sixth Sens'le yaptığı çıkışın tesadüf olmadığını
Unbreakable, Sings ve The Village ile gösterdi. Bu filmlerinden ardından Lady
ın the Water, The Happening ve son olarak da tür değiştirip fantastik bir çocuk
filmine yöneldiği The Last Airbender, Shyamalan'ın deyim yerindeyse kariyerinde
dibe vurduğu film oldu. Yaratıcılığını sorgulamaya başladığımız Shyamalan,
yepyeni bir filmle geri döndü.
Günümüzden 1000 yıl sonrasına taşınan hikaye bir baba ve
oğlunun terk edilmiş dünyamızdaki yaşam savaşı etrafında dönüyor. İnsanoğlunun
yaşanmaz hale getirdiği dünya tasviri bugün küresel ısınma, çevre kirliliği,
artan nüfus ve yerleşme ihtiyacı sebebiyle doğal yaşam alanlarının yok edilmesi
ve teknolojinin yol açtığı-açabileceği felaketler gibi güncel olaylar ışığında
bir kıyamet senaryosunu beyazperdeye taşıyor. Bilimkurgu sinemasının son
dönemde en çok ürün verdiği alanlardan post apokaliptik bilimkurguların ilginç
bir örneğine dönüşen After Earth, filmin kendisinden çok yönetmen Shyamalan’ın
kariyeri açısından büyük önem arz ediyordu.
Avatar sonrasında tam da beklediğimiz bir film aslında After
Earth. Avatar’daki insanın yabancısı olduğu gezegeni keşfetme, oraya ayak
uydurma ve hayatta kalma savaşını, kendi dünyamıza çevirerek uygulamış. Ayrıca
ekolojik dengenin bozulması ve insanoğlunun kendi gezegeni de dahil olmak üzere
nerde yaşarsa yaşasın ordaki doğal hayata uyum sağlamak şöyle dursun, dünyasını
bir yok etme sürecine götüreceği özeleştirisi iki filmin ortak paydası
diyebiliriz. Vahşi hayvanlarla girişilen mücadele de iki filmi birbirine
bağlıyor. Avatar'da insanların Navi bedenine bağlanıp, "Avatar"ı ile hareket etme düşüncesi de After Earth'ü etkilemiş. Baba Jack, oğlunun gözü kulağı, bir nevi Avatar'ı oluyor. Çıkış noktaları oldukça farklı olmasına ve alt tür olarak uzak
olmalarına rağmen After Earth’ün atası olarak daima Avatar’ı göstereceğiz. Post
apokaliptik bilimkurgular içerisinde ise After Earth ile animasyon şaheseri
Wall-e arasında bir göbek bağı var.
Filme dönersek, ilk 20 dakikalık bölüm baba-oğul arasındaki
ilişkiyi gözlemlememiz, karakterlerimizi ve insanlığın yeni dünyası Nova Prime’ı
tanımamız açısından gerekli ama filmin de en tatsız bölümü olmuş. Vahşi doğada
ergenliğe yeni adım atmış bir çocuğun adam olma hikayesi ve tehlikelerle dolu
yolculuğu düzgün sayılabilecek bir anlatımla filmi sürüklüyor. Shyamalan
yaklaşık 10 yıl sonra derli toplu bir film çekmeyi başarmış ancak oyuncu
seçiminin kurbanı olmuş. Hikayenin de sahibi olan Will Smith ve oğlu, iyi
oynamadıkları gibi oldukça iticiler. Bu durum filmi aşağıya çekmiş. Gişe
başarısızlığı, seyirci ve eleştirmen yorumları da bunu kanıtlıyor.
Özellikle dünyamızın insanın yaratılışından önceki
-hayvanlara ait olduğu- döneme geri dönmesi ve insanın kendi dünyasına
yabancılaşması durumu düşünce olarak gayet iyi ama derinlemesine işlenmediği ve
üzerine gidilen noktalar olmadığından filmin hanesine bir artı olarak
yansımamış.
Son söz: M. Night Shyamalan, beni
tekrar iyi film yapabileceğine inandırdı. 6.2