Film bildiğiniz gibi ülkemizde yasaklandı. Nemfomanyak; cinsel ilişkiye doyumsuz, tatmini zor, libidosu her an yüksek kadın demek. “Seks+kadın+yasak” kelimeleri bir araya gelince merak kat be kat artıyor bizde tabii. Pek çok insanın (özellikle erkeğin) sırf bu sebeple filmi hayatında torrent nedir bilmese de öğrenip, indirip izlediğine eminim O arkadaşlar için üzgünüm, bu bir porno film değil, drama. Evet, film son derece açık, pornografik sahneler içeriyor bolca. Dayanabilmeniz için ya Lars von Trier fanı olacaksınız, ya da epey bir “açık kafalı”. Şükür ki bende her ikisi de var. Böyle değilseniz filmin size “dokunması“ zor. Gerçi filmdeki mekanik seks sahneleri zaten tahrik edici, heyecanlandırıcı olmaktan ziyade acıtıcı, irite edici. İzlemesi kadar, yazması da zor bir film...
Aylin Okutan yazdı
Sex saplantılı, duygulardan uzak Joe (maskülen bir ad bu arada!) ile aseksüel, yargılamayan, gözlemci, dinleyici, anlatıcı, suç hafifletici Seligman (kutsanmış, mübarek adam demek) arasındaki matematik, müzik, edebiyat, balıkçılık, din referanslarıyla süslü diyaloglar ve epizodlar halinde sunuluyor film.
Joe (Charlotte Gainsbourg), yaptıklarını, seçimlerini ve kendi doğasını kolaylıkla kabul ediyor, (Duygusuz olması sebebiyle mi? Babasının çocukken onu doğaya götürüp birlikte “ruh ağacı”nı aramasından mı?), arkasında duruyor, kendini suçlu ya da bir kurban gibi kötü hissetmiyor, kendine acımadan objektif biçimde anlatıyor hikayesini. Seligman (Stellan Skarsgard), hiçbir yargılama ya da suçlamada bulunmadan, hatta kendi aseksüalitesinin de yardımıyla, onu rahatlatmaya çalışıp, başka bakış açıları getirmeye çalışarak hem dinliyor, hem kendi hikayeleriyle katkıda bulunuyor Joe’ya. Gerçi Joe, bunlardan etkilenmeden devam ediyor duygusuzca bizi şaşırtmaya.
O duygusuz ama biz pek çok duygu arasında gidip geliyoruz; acıma, iğrenme, kızma, şaşırma, anlam verememe ama nihayetinde benim için derin bir üzüntü. Hatta bir pedofile bile acıyacak noktaya gelebilir misiniz? Oluyor... İnsan cinselliğinin karanlıklarına ve kimliklerimize etkisine hiç utanmadan bakıyor Trier. Aslında filmi anlamak için izleyiciden de beklenen bu. Utanmadan, yargılamadan, korkmadan kendi içinize objektif olarak bakabilmek.
Trier'in tüm filmlerinde zarar görmüş kadınlar vardır. Burada da öyle. Kişileri ve olayları doğru/yanlış diye etiketlemeden önce düşünmek lazım, zira her zaman bu kadar basit değil herşey...
Dünyanın büyük bölümü filmden nefret etti. Din ve günah kavramı da yardımcı bu nefrete ve bence Trier de Seligman aracılığıyla bunu manipule ediyor filminde. Cannes’da da istenmeyen adam (Persona non grata) ilan etmişlerdi Trier’i ayrıca. Ama eğer bilinçlatınızın gizli ve karanlık noktalarıyla karşılaşmaktan korkmuyorsanız “orada ne var merak ediyorum” diyerek uçlara gidip bakacak cesaretiniz varsa, sıradışı, düşünmeye zorlayan bir film bu.
Uma Thurman’ın olağanüstü eğlenceli sahnesine, güvenin nasıl sarsıcı biçimde zedelenebileceğini anlatan final sahnesine dikkat .
Ve son bilgi; ‘Nymphomaniac’; Trier’in ‘Antichrist’ ve ‘Melancholia’dan sonraki ‘Depression Trilogy’ (Depresyon Üçlemesi) nin son filmi.