9 Mayıs 2014

Kış Uykusu'na dair...


Nuri Bilge Ceylan’ın yedinci uzun metrajı Kış Uykusu, bu yıl 67. Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye'yi kazanıp ülkemize büyük bir gurur yaşatttı. Geçtiğimiz haftalarda ilk fragmanı yayınlanan film, büyük bir heyecana sebep oldu. Fragmandan ve elimizdeki verilerden yola çıkarak filmle ilgili ilk izlenimlerimi paylaşmak istedim.

Fotoğrafçılıktan gelmesinin de etkisiyle olanı olduğu gibi görselleştirme eğiliminde olan Ceylan, karakterlerinin de iç dünyasını yalın bir anlatımla veren minimalist bir sinemacı. Üç Maymun ile ilk değişim emarelerini veren yönetmenin Bir Zamanlar Anadolu’da filmiyle yeni bir yola girdiğini açıkça görmüştük. Peki Kış Uykusu nerede duracaktı? İlk fragmana baktığımızda Bir Zamanlar Anadolu’da’ya oranla Kış Uykusu’nda radikal değişiklikler göreceğiz sanırım. BZA’da diyalog kullanımını artıran Ceylan, Kış Uykusu’nda da diyalog yazarken elini korkak alıştırmamış gördüğümüz kadarıyla. Bir buçuk dakikalık ilk fragman ne kadar sağlıklı veriler sunuyor bu tartışılır ama fragmanda müzik kullanılması da sevenlerini şaşırttı. Schubert’in eserlerinden birini fon müziği olarak kullananan Ceylan, acaba filmde de müzik kullandı mı? İlk izlenimimiz kullandığı yönünde. Bu da sözünü ettiğimiz radikal değişimin en büyük göstergesi. Ancak öte yandan özünde Ceylan yine bildiğimiz gibi… Doğanın göbeğine bırakılan ve her şeyden uzaklaşmak isteyen karakter(ler)i ve anlatısıyla…

Sosyal medyada çokça dillendirilen “Ceylan karakterleri Demirkubuz karakterleri gibi konuşuyor” eleştirisine ise pek anlam veremediğimi söylemek istiyorum. Filmler değişir, karakterler değişir ve doğal olarak konuşma tarzları da değişir, değil mi? Hep aynı anlatının beklenmesini anlarım ama konuşma tarzı değişebilir. Bahsedilen durumu seçilen oyuncularla da ilişkilendirebiliriz ayrıca. Fragmana baktığımızda zaten bu yorumun tüm karakterler için yapılamayacağını ve filme olumsuz bir yansımasının da olmayacağının altını çizmek gerekiyor.

Kış Uykusu ile ilgili düşüncelerim için tıklayınız