11 Mayıs 2017

Bir Zamanlar Sinema öneriyor - #62 Time Bandits


Fantezi dünyasının kapılarını sık sık aralayan ve her seferinde farklı bir hikaye ve yorumla karşımıza çıkan Terry Gilliam’ın ilk dönem filmlerinden biri olan Time Bandits (Zaman Haydutları), yönetmenin ‘Yaratılış’a getirdiği fantastik bir yorum olarak okunabilir. Yönetmenin dünya tarihinden farklı dönemleri farklı bir görsel doku ve estetikle ele aldığı film keşfedilmesi gereken bir hazine...

Öncelikle filmin hikayesinden bahsedelim; Tanrı dünyayı 6 günde yaratmış ancak aceleci davrandığı için farklı zaman ve mekanlara yolculuk etme imkanı veren kapılar açık kalmıştır. Tanrı (filmde ulu varlık olarak adlandırılıyor) kapıları kapama görevini 6 cüceye vermiştir fakat açgözlülüklerine yenik düşen cüceler bu kapıların ne zaman ve nerede açılacağını gösteren harita ile kaçarlar, tanrı da peşlerine düşer. Bir gün 80'li yıllara gelen cüceler, Kevin adlı bir çocuğu da yanlarına alarak kaçışlarını sürdürürler ve macera yeni bir boyut kazanır.

Gilliam, 6 cüce ve bir çocuğu alıp zaman yolculuğuna çıkarıyor. Önce 18. yüzyıl sonlarına Napolyon dönemine gidiyoruz. Ardından Orta Çağ’a misafir oluyoruz. Burada Robin Hood’la karşılaşıyor ve daha da geriye antik Yunan’a Agamemnon dönemine kadar sürüyor yolculuğumuz. Gilliam tarihsel kişilikleri (özellikle Napolyon ve Robin Hood’u) parodi olarak ele alıyor. Bunun filmin kendisini ciddiye almayan tavrına daha uygun olacağını düşünmüş olmalı. İlk yarıda gerçek olaylar, zamanlar ve mekanlar arasında yaptığımız gezinti ikinci yarı fantastik bir aleme geçişimizle birlikte tamamen değişiyor. İlk yarıdaki ordan oraya amaçsızca savrulma ve skeç mantığı keyifli bir seyir sunmasının dışında bir amaca hizmet etmiyor aslında. İkinci yarıdan itibaren iyi ile kötünün savaşı hikayeye bir amaç veriyor.

Gilliam'ın bilimkurgu sinemasının sıklıkla kullandığı zaman yolculuğu motifini fantastik bir macera olarak bakabileceğimiz Time Bandits’te farklı bir yorum getirerek kullandığını görüyoruz. Gillaim'ın Aronofsky'nin Noah'ta Yaratılış ve Nuh Tufanı'nı mit olarak ele alması gibi bir yaklaşımının olduğunu söyleyebiliriz esasında. Zira, Gilliam'ın tanrı, yaratılış ve hatta şeytan olarak yorumlayabileceğimiz kötü büyücüsü buna iyi bir örnek. Her dönem için yaratılan hoş detaylar ve göndermeler de filmin hanesine artı olarak yazılıyor. Görsel efektler, tarihi dokuyla enteresan bir uyum yakalanarak kullanılıyor. Sonuç olarak; Gillam’ın komediye olan hakimiyeti, engin hayal gücüyle birleşiyor ve akılda kalıcı bir esere dönüşüyor Time Bandits.