Üç yıl önce izlediğimiz Ayı Ted ile yeni nesil için bir nevi Alf yaratan ve komedide ne kadar yetkin bir isim olduğunu kanıtlama şansı yakalayan Seth MacFarlane, geniş kitlelere ulaşan ve genel olarak takdir toplayan Ted’in devam filmiyle geri döndü. 8 yaşında bir çocuğun, bir Noel gecesi oyuncak ayısının canlanmasını istemesi ve bu dileğin gerçeğe dönüşmesiyle bir kişilik ve belki de bir ruh kazanan Ted’in John ile kurduğu gerçek dostluğun hikayesini izlemiştik. Devam filminde ise Ted’in bir birey olarak hayata atılması ve böylece ortaya çıkan bir mal mı, yoksa bir insan mı olduğu sorunu etrafında bir hikaye kurgulanıyor.
Hikayesini masalsı bir tabana oturtarak anlatan MacFarlane, bu yola girerek fantastik komedi alanında ilerlemişti. Hikayesini bir masal gibi ele aldığı için Ted’in varoluşunu sorgulama gereği duymamıştı. Seyirci olarak biz de öyle… Diğer yandan filmde, klasik bir romantik komedinin her safhasını görmek mümkündü. MacFarlane’in tutan formülde veya hikaye akışında ısrar etmemesi maalesef filmin aleyhine işlemiş. Ted’in hayatını yaşamaktan, hayatın olağan akışı içinde yaşayıp gitmesi, dertleriyle yüzleşmesi yazar-yönetmenimizin mizaha asılmasını biraz olsun engellemiş gibi. Özellikle ilk filmle karşılaştığımızda espri kalitesinde düşüş olduğunu söylememiz gerekiyor. Ama elbette Ted’in içine düştüğü zor durum yeni komik durumlara gebe. Ted 2 de baştan sona kesintisiz bir eğlence vadediyor ve ilk filmi sevenleri çok üzmüyor. MacFarlane, seks komedisinin yine abartılı bir örneğini verirken, bu kez sınırları zorlamış desek yeridir. Evet, bazen kahkaha attırıyor ama ipin ucunu kaçırmış gibi. Tuvalet komedisi açısından ise ilk film kadar cesur değil ve inanın bu filmin artılarından biri.
Devam filminde Ted ve John’un rolleri değiştiğini görüyoruz. Ted’in evliliği ile açılan filmde, arkadaşına ilişkisinde yardımcı olma sırası John’da.. Evliliğini kurtarmak için çocuk yapmayı kafasına koyan Ted, John’dan yardım alıyor ve şamata başlıyor. Ted’in yürümeyen evliliğini kurtarma çabası filmin ana eksenini de belirliyor. Bu noktadan itibaren Ted’in hukuk savaşıyla birlikte varoluşunu da sorgulamaya başlıyoruz. İlk filmin masalsı yaklaşının tekrarlanmaması bir anlam kazanıyor. MacFarlane’in amacı; Ted gerçek dünyada gerçek sorunlarla başbaşa kalırsa ne olur sorusuna cevap aramak ve ortaya çıkan durumlardan komedi yaratmak. Mahkeme salonu ve Amerikan hukuk sisteminin kendisine bolca malzeme verdiğini görüyoruz. Ne var ki, iyi bir komedyen olan MacFarlane’in iyi bir hikaye anlatıcı veya iyi bir yönetmen olmadığı belli oluyor. Yer yer kendini tekrarlayan, sıklıkla belaltına vuran bir devam filmi yerine Ted’in bir eşya mı, bir birey mi olduğu sorusundan ayakları yere basan, dramatik anlamda daha sağlam bir film kotarabilirmiş. Son olarak şunu da söyleyelim; ilk filmdeki sayısız göndermeyi ve Flash Gordon nostaljisini Ted 2’de bulamayacaksınız.
Son söz: Her şeye rağmen iyi bir sonla seyircisinin salondan mutlu ayrılmasını sağlayan bir devam filmi Ted 2 6\10