3 Eylül 2016

Deepwater Horizon 30 Eylül'de Vizyonda


2010 Nisan'ında BP’ye ait Deepwater Horizon petrol platformunun Meksika Körfezi'nde infilak etmesiyle doğa, son yılların en büyük çevre felaketlerinden birine tanık olmuştu. Film birçok insanın gözden kaçırdığı bir hikâyeyi konu alıyor: O gün Deepwater Horizon‘da çalışan ve olabilecek en korkutucu şartlara maruz kalan 126 kişilik ekibin hikâyesi. İyi eğitilmiş erkek ve kadınlardan oluşan ekip, vardiyalarını tamamlayıp kıyıda bekleyen aileleriyle bir araya gelmeyi umut ederler. Bir anda hayatlarındaki en kara saati yaşamaya başlayan ekip, okyanusun ortasında durdurulamaz bir yangın ile cesurca savaşmak zorunda kalırlar. 

Lousiana sahilinin açıklarında olan sondaj kulesi Deepwater Horizon, bugüne kadar dünyaya en pahalıya patlayan durdurulamaz yangın ve petrol sızıntısına sebep olan petrol sondajıdır. 87 gün boyunca günde 50.000 varilden fazla petrol Meksika Körfezine sızar. İnsan tarihinin gördüğü en büyük okyanus kazası ve petrol sızıntısıdır. Kazanın neden olduğuna dair birçok soruyu beraberinde getirir.

Deepwater Horizon 11 işçinin hayatını kaybettiği bu küresel felaketin görünmeyen taraflarını ve hikâyesini beyazperdeye getiriyor. Yapımcı Peter Berg, bir kez daha Oscar® adayı Mark Wahlberg ile sıra dışı sonuçlar ile karşılaşan ekibin anlatılmayan hikâyesini anlatmak için bir araya geliyor. İkili daha önce, Son Kalan filminde, yanlış yerlere giden bir deniz komandosu görevini keşfetmiş ve Oscar®’a aday gösterilmişti. İkili ayrıca Boston Maratonu’ndaki bombalama felaketinin perde arkası olaylarını konu alan Patriot’s Day filmini çekiyor. Deepwater Horizon’da Mark Wahlberg’e, Kurt Russell, John Malkovich, Gina Rodriguez, Dylan O’Brien ve Kate Hudson’dan oluşan inanılmaz bir oyuncu kadrosu eşlik ediyor. 

Wahlberg, bir transokyanus elektronik teknisyen ve kendisini ailesine adamış bir baba olan Mike Williams’I canlandırıyor. Petrol sondaj mühendisleri gerçekten dayanıklı ve cesur olmalıdır. Yaptıkları iş çok stresli ve fiziksel olarak onları cezalandırıyor. Ancak o gün olacakları Williams bile öngöremez. Williams, programın gerisinde kaldıklarının farkındadır ancak Deepwater Horizon’un en kötü sızıntılara bile karşı savunma sistemine sahip olduğunu biliyordur. Yine de o gece saat 10’da, dengesiz bir şekilde metan sızmaya başlar ve petrol kulesinin savunma sistemleri yetersiz kalır. Sonuçları ani olur. Yanıcı gazın açığa çıkması sonucu, korkunç patlamalar ve uçuşan ateş topları arasında kalan ekip sarsılmış durumdadır.

O andan itibaren Williams kendi ve evine dönme umudu içindeki ekip arkadaşlarının hayatlarını kurtarmak için kazanma ihtimalinin çok düşük olduğu bir yarışa girer. 

Berg’e göre hikâye, sadece çevresel sonuçlara değil, olayı tecrübe eden insanların yaşadığı etkiye tutulan bir ışık. “İnsanların cesaretlerinin ve zaferlerinin anlatıldığı hikâyeler beni içine çekiyor.” diyor Berg. “Deepwater Horizon’daki erkek ve kadınlar fazlasıyla zeki ve maharetli. Sızıntıyı önlemek için ellerinden gelen herşeyi denediler. O gün petrol kulesinde kaybettiğimiz 11 insanı ve yaralananları unutmamak çok önemli. Sızıntının çektiği dikkat orada yaşanan tüm kahramanlıkları unutturdu. Bu film o hikâyeyi anlatmak için bir şans.”