18 Eylül 2024

Sinemada Geçmiş Zaman Ziyaretçileri


Geleceği öğrenmekle, geçmişin üzerindeki sis perdesini aralayarak, her ikisini de kendi gözlerimizle görme arzumuz, önce bilimkurgu edebiyatının ardından da bilimkurgu sinemasının en gözde temalarından birini yarattı: zaman yolculuğunu… Bilimkurgu sinemasında bu tema nasıl işlendi? Yolculuğun yaratacağı düşünülen paradokslar, geçmişe müdahale edip geleceği değiştirme en sık görülen uygulamaları denilebilir. Zamanda yapılan seyahatlerin, ya gelecekten geçmişe ya da günümüzden geçmişe ve geleceğe biçiminde gerçekleştiğini görüyoruz. Ancak istisnalar da var. H.G. Wells’in The Time Machine’i geçmişten geleceğe yapılan bir yolculuğu anlatır. H.G. Wells’in bir karakter olarak yer aldığı Time After Time’da ise gelecekten günümüze yapılan bir seyahat söz konusudur. Sinema tarihine baktığımızda zaman yolculuğu temasının bilimkurgu sineması içerisine hapsolmadığını, fantastik sinemaya da sirayet ettiğini görürüz. Terry Gilliam’in Time Bandits’i buna iyi bir örnektir ama onu bir kenara bırakırsak, 1993 tarihli Fransız komedisi Les Visiteurs (Ziyaretçiler) bu alanda en önemli filmdir. Uzak geçmişten günümüze yapılan zaman yolculuğu fikriyle fark yaratan Les Visiteurs, geçmişten gelenlerin bugünün dünyasını gördüklerinde ve modern dünyaya adapte olmaya çalışırken yaşadıkları uyum sorunlarını işler. Yazıda ele aldığımız diğer filmlerde de aynı durumlar söz konusudur.

Çıkış noktamız geçmişten günümüze yapılan zaman yolculukları olduğundan, aklınıza ilk gelen zaman yolculuğu filmlerini bu yazıda bulamayacaksınız diyerek filmlere geçelim.

Les Visiteurs (Ziyaretçiler)

Ortaçağ Fransa’sında, evleneceği kızın babasını öldüren Kont Godefroy, bu beladan kurtulmak için bir büyücüye başvurur. Büyücü kontu ve kölesini olayın öncesine göndermek amacıyla bir iksir hazırlar ancak karakterlerimiz kendilerini 1990’lı yılların Fransa’sına bulur. Zamanda yaptıkları yaklaşık 900 yıllık sıçrama, Kont ve kölesini şoka uğratır. Gözlerini açtıkları yeni dünyanın yabancısıdırlar. Yönetmen Jean-Marie Poire, Kont ve kölesinin teknolojik gelişmeler ve modern insanın değişen davranış biçimleri karşısında verdikleri tepkilerden komik anlar çıkarıyor. Karakterlerimiz, gördükleri ilk aracı, şeytanın arabası olarak niteleyip parçalıyor. Aracın siyahi sahibini Arap sanıp agresif bir tutum sergilemeleri, Haçlı Seferleri’nin gerçekleştiği dönemde yaşamalarıyla ve Avrupa’nın doğuya bakışıyla alakalı şüphesiz. Geri dönebilmek için bir büyücü arayan Kont ile kölesinin yaşadıkları kültür şokunu, klozetteki temiz suyla ellerini ve yüzlerini yıkamalarından banyo maceralarına kadar birçok sahneyle veren yönetmen, Ortaçağ’la modern dünya arasındaki ayrımı ve değişimin toplumsal yönünü ana karakterlerimizin sınıf farklılığı üzerinden verdiğini söyleyebiliriz. Karakterlerimiz arasındaki efendi-köle ilişkisinin, günümüzde bir karşılığı olmaması, özellikle bir yemek sahnesinde kölenin de masaya oturtulmasıyla anlatılmak isteniyor. Yönetmenin mesaj verme derdi olmadığından, sözünü ettiğimiz hususlar yüzeysel olarak geçiliyor. Amaç, uyum sorunlarından ve farklılıklardan mizah çıkarabilmek ve Les Visiteurs bu konuda oldukça başarılı. Filmin 1998’de gelen devam bölümünde, (Les couloirs du temps: Les Visiteurs II) hikâye kaldığı yerden başlıyor. Bu kez, Ortaçağ insanı yine günümüze gelirken, modern insan da kendisini Ortaçağ’da buluyor. Kendini tekrar etmesine rağmen güldürerek amacına ulaşan bir devam filmi olmayı başardığını belirtelim. 2001’de orijinal filmi bir yeniden çevriminin yapıldığını belirtmeden geçmeyelim.

Kate & Leopold (Büyülü Çift)

2000’li yılların başında Les Visiteurs’tan etkilendiği açıkça belli olan bir romantik komedi izledik. Deneyimli sinemacı James Mangold’un yönettiği Kate & Leopold, zaman dokusunda oluşan bir yırtık sonucunda kendisini günümüz Amerika’sında bulan Albany Dükü Leopold’un burada aşkı tatmasını konu ediniyor. Zaman yolculuğu ayakları yere basan, daha makul bir sebeple gerçekleşiyor. Mangold’un filmi Les Visiteurs’ın formülünü uygularken, zaman yolcusunu yakın geçmişten (1876) getirerek bir fark yarattığı söylenebilir. Les Visiteur’ta kaba saba cahil bir kölenin modern insanın nezaketi karşısındaki acizliğinden yaratılan komedi, Kate & Leopold’de bir beyefendinin, kültürlü bir asilzadenin bugünün dünyasında abartılı kaçan nezaketi ve davranışlarıyla yaratılıyor. Aynı formül tersten uygulanıyor da diyebiliriz. Leopold’ün yemek sırasında Kate’in masadan her kalkışında, kendisinin de nezaket gereği ayağa kalktığı sahne, zamanın getirdikleri ve götürdüklerini anlatabilmesi bakımından önemli. Filmin bunun gibi ayrıntılarla bezeli oluşu, zamanla yaşanan değişimin iyi etüt edilerek senaryolaştırıldığının açık bir göstergesi. Mangold’un geçmişle bugün arasındaki uçurumu, sadece komediye hizmet etmesi amacıyla kullanmaması da filmin artılarından biri. Teknolojik ilerlemeyle kimi insani değerlerin kaybedildiği vurgusu, aşk da dahil olmak üzere her şeyin hızlı yaşanması gibi ayrıntılarla bir modernizm eleştirisine de soyunuyor film. Klasik bir romantik komedi filminin inişlerinin ve çıkışlarının harfiyen uygulandığı Kate & Leopold, geçmişi yüceltmesi, mizahi kalitesi ve romantizmi hissettirebilmesiyle kıymetli bir çalışma.

Time After Time (Zaman Zaman İçinde)

Eserlerinden yapılan uyarlamalarla bilimkurgu sinemasını derinden etkilemiş yazar H.G. Wells’i kurgusal bir karaktere dönüştüren zaman yolculuğu filmi Time After Time, ilginç fikirleriyle döneminin dikkat çekici işlerindendi. Aynı dönemde yaşayan H. G. Wells ve Karındeşen Jack’i bir araya getiren film, iki karakterini de filmin çekildiği 1979 yılına götürüyor. Dolayısıyla da biri bilim adamı, diğer bir seri katil olan son derece zeki iki insan, günümüz dünyasında karşı karşıya geliyor. Zaman yolculuğu H. G. Wells’in zaman makinesiyle gerçekleşiyor. Ana karakterimizin bir bilim adamı olmasıyla geçmişte icat edilen zaman makinesiyle günümüze ulaşıyoruz. Time After Time, bu yazı kapsamında bahsettiğimiz diğer iki film gibi bir komedi olmasa da aynı damardan beslendiğini ve geçmişten gelen insanın, geleceği gördüğünde yaşadıklarının hemen hemen aynı olduğunu söyleyebiliriz. H. G. Wells, 70’li yılların Amerika’sında kadınların değişen giyim tarzından kadın-erkek eşitliğine, fast food tarzı beslenmeden teknolojik gelişmelere kadar pek çok konuda şaşkınlığını gizleyemiyor. Bu filmi diğerlerinden ayıran temel fark ise Wells’in geleceğin dünyasını bir bilim adamı gözüyle incelemesi. Filme bir de Karındeşen Jack cephesinden baktığımızda ise döneminin en popüler seri katilinin, 70’li yıllarda kendisini bir amatör olarak nitelendirdiğini görüyoruz. Bunun sebebi de dünyanın şiddet olayları ve savaşlarla çalkalanması elbette. Yönetmen Nicholas Meyer, zaman dünyayı değiştiriyor, bu değişimden insanoğlu da nasibini alıyor ancak ne kadar değişirsek değişelim özümüzün değişmediğini söylüyor. Film, bir zaman yolculuğu macerası olmasına karşın doğru noktalara temas ediyor.

Diğerleri

İcat ettiği zaman makinesiyle Rus Çarı Ivan Vasilevich (nam-ı diğer Korkunç Ivan)’i, 70’li yılların Sovyet Rusya’sına getiren bir bilim adamının hikâyesini anlatan Ivan Vasilevch Menyaet Professiyu (İvan Vasileviç İşini Değiştiriyor), tam bir Rus fantezisi diyebiliriz. Korkunç İvan’ın modern dünyada gördükleri karşısında ne tepki verirdi? sorusundan hareketle yola çıkan ekip, diğer yandan modern insan Korkunç Ivan’ın yerine geçerse ne olur? sorusuna cevap arıyor. Sürprizini açık etmememiz gereken bir Sovyet komedisi...

The Philadelphia Experiment, yapıldığına dair herhangi bir delil bulunmayan Philadelphina Deneyini temel alan bir bilimkurgu filmi.  II. Dünya Savaşı sürerken, Amerikan donanmasına ait bir destroyerin radarda görülmemesi için yapılan bir deney esnasında işlerin ters gitmesini ve iki askerin kendilerini 80’li yılların Amerika’sında bulması sonrasında yaşadıklarını anlatan film, ilgiye değer bir zaman yolculuğu filmi. Geçmişten gelenler asker olduğundan merak ettikleri ilk şey, savaşı kimin kazandığı oluyor. 41 yıllık zaman diliminde yaşanan kimi gelişmeleri, zaman yolcusunun verdiği tepkilerle bir kez daha düşünüyoruz.

Gelecekten gelen Rufus adlı gizemli bir adam, tarih dersinden geçer not alıp mezun olabilmeleri için Bill ve Ted’i zamanda yolculuğa çıkardığı Bill & Ted’s Excellent Adventure, bir bilimkurgu\komedinin tüm özelliklerini taşıyor. Filmin bizi ilgilendiren kısmı ise Bill ve Ted’in tarih ödevlerine yardım etmesi amacıyla Napolyon, Sokrates, Cengiz Han, Lincoln, Freud ve Beethoven gibi zamanına damga vurmuş tarihsel kişilikleri günümüze getirmesi. Napolyon’un dondurmayla tanışması, Bovling oynaması, Beethoven’ın elektronik piyano karşısındaki hayranlığı, Cengiz Han’ın bir Beyzbol sopasıyla taşkınlık çıkarması gibi ayrıntılar dışında geçmiş zaman ziyaretçilerimizin modern dünyada yaşadıkları üzerinde pek durulmadığını belirtelim.