Son dönemde Twilight serisi, Thirst, Byzantium ve Only Lovers Left Alive gibi yapımlarla korku sinemasının vazgeçilmez figürleri vampirlere yeni bir kimlik kazandırma çabası içine girildiğini gözlemliyoruz. Daha da ileri gidilerek Vampir mitolojisini baştan yazma misyonuyla hareket eden filmlerin de üretildiği ama daha çok mitolojinin deşildiği ve böylelikle de vampir alt türünün taze kalmaya çalıştığı bir dönemde geçiyoruz. Untold yani anlatılmamış hikayeler ise son yıllarda Hollywood’da artan önbölüm hüviyetindeki filmlerle benzer bir nitelik taşıyor. Buradan baktığımızda mitolojisi ve tarihsel kişiliğini düşünürsek Dracula, anlatılmamış bir hikaye için oldukça isabetli bir karakter diyebiliriz.
Bir canavardan anti-kahraman yaratmak
Son yıllarda Hollywood’un sıkça başvurduğu bir yöntem bu. Masalları eğip bükmek, tarihe bakıp oradan kurgusal yeni bir tarih yazmak-çıkarmak ve hepimizin bildiği karakterleri aslında yanlış tanıdığımızı, onların geçmişlerine ışık tutarak gerçek hikayelerini anlatma adı altında yeni filmler üretmenin yolunu bulmuş Hollywood. Yakın zamanda Cadı Maleficent’i kötü yola iten süreci, özündeki iyiliğe işaret ederek önümüze sürmüşlerdi. Bram Stoker’ın yarattığı ve sayısız kez sinemaya konuk olan Kont Dracula da geçmişe doğru benzer bir yolculuğa çıkıyor. Ancak, Bram Stoker’ın esin kaynağı olan Kazıklı Voyvoda olarak da bildiğimiz Eflak prensi III. Vlad Tepeş, binlerce insanı kazığa geçirmesiyle adını tarihe zalimliğiyle yazdırmış tarihsel bir kişilik. Filmde ise halkını ne pahasına olursa olsun koruyan bir prens, iyi bir eş ve sorumluluk sahibi bir baba olarak çiziliyor. Buradan varacağımız nokta, ister Dracula dönüşümüyle olsun, isterse de Eflak prensinin tarihsel kişiliği olsun, Hollywood’un ondan bir kahraman yaratmayı kafasına koymuş olması.
Vampirizmin kökenine doğru…
Dracula filmleri genel olarak vampir mitiyle pek ilgilenmez ve nasıl başladığı üzerine kafa yormaz. Bram Stoker’ın eserinden yapılan uyarlamalar olduğundan belli bir olay akışını takip ederler çünkü. Geçtiğimiz yıl izlediğimiz Byzantium ise elini taşın altına koyup, vampirizmin köklerine inme cesaretini göstermiş, kendince bu fenomeni yorumlamıştı. Gözünü 15. yüzyılda açan Dracula Untold ise vampirizmin kökenini, tüm kötülüklerin anası Şeytan’a bağlıyor. Şaşırtıcı olansa bunu Faustvari bir biçimde yapması. Güç elde etme amacıyla Şeytanla yapılan bir antlaşma, vampir mitinin doğuşu ve akabinde benzer şekilde güce ihtiyaç duyan Prens Vlad’ın Vampir Dracula’ya dönüşümüne uzanmamızı sağlıyor. Vampirliğin şeytani bir kötülük olarak sunulmasına itirazımız olmamasına karşın, bugün genelgeçer olmaktan çıkan vampir kurallarının nedenlerine inilebilseymiş, Dracula Untold, vampir filmleri külliyatı içinde daha önemli bir yer edinebilirmiş kendisine.
'Korku'dan yükselen epik\fantezi
Korku figürü Dracula’yı esin kaynağı olan tarihsel kişiliğiyle ele almak, hikayeyi 15. yüzyıla taşımak demek. Osmanlı boyunduruğu altındaki Eflak’ın devşirme usulüne karşı çıkmasıyla patlak veren savaş ve yönetmen Gary Shore’un anlatısı, Hollywood’un sıkça ürün verdiği tarihi\epik dediğimz türe ulaştırıyor bizleri. Dracula’nın doğuşu ise korkunun epikle buluşmasına ve filmin de epik\fanteziye dönüşmesine imkan tanıyor. Şunu da söylemekte fayda var: Dracula Untold, her ne kadar bir vampir filmi olsa da, korku öğesinin epik anlatı içerisinde tamamen eridiğini görüyoruz. Fatih ve Vlad’ın birlikte büyümeleri, kardeşlik sözleri ve günün birinde karşı karşıya gelmeleri durumunu Ben-Hur başta olmak üzere bazı epik filmlerden anımsıyoruz.
Tarihsel gerçek aramak abes olur
Osmanlı’nın, Fatih Sultan Mehmet’in ve devşirme usulünün yansıtılışında bir gerçeklik aramamak gerekiyor. Zira, Darren Aronofsky’nin Noah’taki Nuh karakteri kutsal metinlerdekinden ne kadar uzak, kabul edilemez ve peygamberlik vasıflarından arındırılmış ise Dracula Untold’un Fatih’i de aynı şekilde bir Hollywood prodüksiyonunun klasik bir kötü karakterine dönüştürülmüş. İki film de epikte kalsa işin içine fanteziyi karıştırmasa ciddiye alabilirdik ama bu şartlarda karakterleri sadece filmlerin kendi gerçekliğinde kabul etmemiz gerekiyor.
Son söz: Korkudan beslenerek, epik\fantezinin hakkını veren Dracula Untold, Dracula efsanesine ilgiye değer bir ön bölüm sunuyor. 6.9\10