29 Ağustos 2015

Eylül Vizyonunun Kare Ası


Sinemanın ölü sezonu olarak tabir ettiğimiz yaz aylarını geride bırakıp yeni sezonu açıyoruz. Artık her ayın onunda bir sonraki ayın vizyon programında öne çıkacağını düşündüğüm ve de en çok merak ettiğim filmlerden dördünü kısa kısa tanıtacağım.

Mr. Holmes

Efsanevi dedektif Sherlock Holmes’ün emeklilik günlerine odaklanan Mr. Holmes, gösterildiği festivallerde büyük beğeni topladı. Haberi ilk duyduğumuzdan beri büyük merakla beklediğimiz filmde Holmes’ü usta oyuncu Ian McKellen canlandırırken, kamera arkasında Alacakaranlık serisinin son iki bölümünde ortaya koyduğu işle gözümüzden düşen Bill Condon var. Ancak yönetmenin elinde bu kez çok iyi bir hikaye olduğundan yeteneklerini sergileme fırsatı bulduğunu düşünelim. 40’lı yılların sonunda geçen filmde Holmes’ün kendisini 50 yıldır çözülmemiş bir davanın içinde buluvermesiyle gelişen olaylar konu ediliyor. Mr. Holmes, bir ödlü avcısına dönüşür mü bilinmez ama tatmin edici ve diğer uyarlamaların tamamından ayrılan bir Sherlock Holmes izleyeceğimiz kesin. Filmin fragmanına baktığımızda özenli bir yapımla karşı karşıya olduğumuzu hemen anlıyoruz. 11 Eylül’de vizyona girecek Mr. Holmes, bu ayın favorisi denilebilir.

Everest

Yılın merak uyandıran yapımlarından bir diğeri de kadrosunda Jack Gyllenhaal, Keira Knightley, Jason Clarke, Sam Worthington, Josh Brolin, Robin Wright ve Emily Watson gibi birbirinden değerli oyuncunun yer aldığı Everest. İki farklı gruptan oluşan 8 dağcının Everest'e tırmanışını ve geri dönüş yolunda kar fırtınasının patlak vermesiyle yaşadıkları hayatta kalma savaşının gerçek hikayesini beyazperdeye taşıyan film, bu yıl 72.si düzenlenecek olan Venedik Film Festivali'nin de açılış filmi olacak. Gücünü büyük oran da hikayesinin gerçekliğinden alan Everest'in yönetmeni 101 Reykjavik'le tanıdığımız Baltasar Kormakur. Görselliği ve atmosferiyle göz dolduran Everest'in, doğada yaşam savaşı temalı filmlerin önemli örneklerinden birine dönüşmemesi için hiçbir sebep yok. Zaten filmin fragmanını izleyip de kayıtsız kalmak çok zor. Everest, 18 Eylül'de gösterime girecek.

Maze Runner: The Scorch Trials

Hunger Games'in gişede yakaladığı başarı James Dashner'ın dört kitaptan oluşan Labirent serisinin de beyazperde uyarlamasının önünü açtı. Serini ilgiyle karşılanan ilk bölüm The Maze Runner’ın ardından The Scorch Trials ile yolumuza devam ediyoruz.. Giriş filmi olmasına rağmen seyircisini bilgilendirmekte ketum davranmayan The Maze Runner, heyecanı ve temposu yüksek bir bilimkurguydu. The Scorch Trials’de büyük resmi yine göremeyeceğiz ancak, filmin fragmanına baktığımızda hem karakterlerimiz hem de seyirci olarak bizler, yeni bilgilerle daha fazlasını öğreneceğiz. Bizde Labirent: Alev Deneyleri adıyla vizyona çıkarılacak devam bölümü görsel olarak ilk filmden ayrılacak. Bunu ilk filmin sonunda anlamıştık. Seri post apokaliptik bir dünyaya mı açılacak? Şu an kestirmek zor olsa da çölleşmiş diyar ve yıkıntı içindeki şehir buna işaret ediyor. Serinin ilk filmi çok tutulmadı. Bir gün umarım kıymeti anlaşılır. The Scorch Trials, 18 Eylül’devizyonda olacak.

Sicario

Incendies, Prisoners ve Enemy ile ciddi bir çıkış yakalayan Dennis Villeneuve’un yeni filmi Sicario, yılın iddialı yapımlarından biri. Yönetmenin kendisini ispatladığı suç gerilimi türüne dahil edilebilecek Sicario, Cannes Film Festivali’nde gösterildi ve beğeniyle karşılandı. Benicio Del Toro, Josh Brolin ve Emily Blunt’ın başrollerini üstlendiği filmin fragmanına baktığımızda seyir zevki yüksek bir Hollywood mahsulü gibi görünüyor. Yönetmen Villeneuve’un dramatik açıdan sağlam bir iş çıkarttığını düşünüyorum. Hayal kırıklığı yaratmayacağını umduğum yapımlardan biri Sicario. Filmin konusu ise şöyle; ABD ve Meksika arasındaki kanunsuz sınırda idealist bir FBI ajanı, elit bir devlet görevlisinin yanında uyuşturucu savaşında görevlendirilir. Karanlık bir geçmişe sahip olan danışman tarafından yöneltilen gizli operasyon, Kate’i hayatta kalmak için inandığı her şeyi sorgulamaya zorlar

Bonus: The Visit

The Village’in ardından hızlıca düşüşe geçen ve son projeleri hep hayal kırıklığı yaratan Hintli sinemacı M. Night Shyamalan, fantezi ve bilimkurgu denemelerinin ardından özüne döndü. Yönetmenin yeni çalışması The Visit ilk fragmanıyla merak uyandırdı. Shyamalan zarar ettirdiği projeler nedeniyle kredisini tüketti desek yeridir. Hollywood da böyle düşünüyor olmalı ki, ilk kez düşük bütçeli bir Shyamalan filmi izleyeceğiz. Film gişede başarılı olursa kaybedilen güven de tekrar kazanılmış olacak. The Visit’te büyükannesi ve büyükbabasını ziyarete gelen iki kardeşin, onların sandıkları kişiler olmadıklarını fark etmeleriyle yaşadıkları korku dolu anlar ele alınıyor. Tanınmamış oyunculardan oluşan kadrosuna rağmen, fragmanıyla dikkat çekmeyi başaran film, en çok da Shyamalan şeytanın bacağını kırabilecek mi? sorusuna nasıl bir cevap verecek, bu sebeple merak edilmekte. Elbette Eylül vizyonunun kare ası arasına alamasam da ilgiye değer bir yapım olduğunu biliyorum. The Visit, 11 Eylül’de vizyonda…