17 Nisan 2015

Sinema uyarlamasını bekleyen romanlar - #4 Sil Baştan


Ken Grimwood'un bizde Sil Baştan adıyla yayımlanan 1987 basımlı bilimkurgu romanı Replay, ertesi yıl fantezi alanında yılın en iyi romanı seçildi. Roman, 2010 yılında çıkan bazı haberlere göre sinemaya uyarlanacaktı ama halen ses seda yok. O günkü haberlere göre de yönetmenliğe iyice ısınan Ben Affleck, hem kamera arkasına geçecek hem de başrolü üstlenecekti. Açıkçası Affleck'in, Grimwood'un başyapıtının altından kalkabileceğini hiç düşünmüyorum. Dolayısıyla projenin el değiştirip sinemaya uyarlanması temennim. Henüz beklenen filme kavuşamamış olsak da romanın, Groundhog Day'in esin kaynağı olduğunu ve geçen yıl izlediğimiz Edge of Tomorrow'un Grimwood'un romanının serbest bir uyarlaması olduğunu söyleyerek esere geçelim.

Hikaye

Heyecanını yitirdiği evliliği ile geleceği olmayan  işi arasında sıkışıp kalan Jeff Winston, 43 yaşında hayatını kaybeder. Tekrar gözlerini açtığında ise takvimler 1963 yılını gösterir. O sabah 18 yaşında, üniversite yatakhanesinin duvarlarına bakarak uyanır. Her şey eskisi gibidir... tek bir farkla: Jeff geleceği avucunun içi gibi bilmektedir. Futbol ligi final maçlarından at yarışlarına kadar kimin kazanacağını, Wall Street'te köşeyi dönmek için hangi şirketlere yatırım yapmak gerektiğini... Yalnız bilmediği bir şey vardır: Neden hayatını sil baştan yaşamak zorundadır? Sevdiği her şeyi ve herkesi kazanıp kaybetmeye daha ne kadar devam edecektir.

Nedir?

Hayatınızı tekrar, tekrar ve tekrar yaşamak zorunda olsaydınız diyerek okuru ana karakteriyle empati kurmaya teşvik eden Grimwood'un romanı, bugün edebiyatta ve sinemada benzer hikayelerle karşılaştığımız için okura belki o kadar da özgün gelmeyecektir. Ancak kitabın 80'lerde yazıldığını, o zamana göre değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Konuya hızlıca giren Grimwood, karakter gelişimini ise hikayeyi dallandırıp budaklandırırken veriyor. Anlatımı o kadar akıcı, dili o kadar temiz ki, sayfaları nasıl çevirdiğinizi anlamıyorsunuz. Bir bilimkurgu olsa da insani yönü güçlü, duygusal açıdan etkili bir roman Sil Baştan. Finalinin de  kusursuz olduğunu söylemek istiyorum. 

Romanın kendisini sürekli tekrarladığı yönündeki okuyucu eleştirileri ise yersiz ve komik olmaktan öteye gidemiyor. Romanın orijinal adı "Replay" yani "Tekrar". Grimwood, böyle eleştiriler alabileceğini düşünmüş olmalı ki, kendini tekrarlamakla kast edilen eleştirilerin önüne geçebilmek için elinden geleni yapmış. Devamlı aynı günün yaşanmasıyla, aynı hayatın farklı şekillerde tekrar tekrar deneyimlenmesi çok farklı sonuçlar doğuruyor. Sürekli genç bedenine dönen, ancak zihinsel olarak yaşlanan, aynı yıllarda, aynı olayları yaşamak zorunda kalan ancak her seferinde başka hayatlar yaşayan Jeff Winston'ın hikayesi hayatı sorgulatan, zaman kavramı üzerine düşündüren ve yaşadığımız anın değerini anlamamıza yardım eden bir başyapıt.

Olası uyarlamayla ilgili düşüncelerim

Elimizde romanın serbest bir uyarlaması olan Edge of Tomorrow var ama Sil Baştan bambaşka bir şey. Bıraktığı etki muazzam bir eser. Edge of Tomorrow bir istila filmiydi. Hep aynı günü yaşamak zorunda kalan bir askerin, dünyayı kurtarmaya çalışması söz konusuydu. İstila filmlerine taze kan aşılasa da Grimwood'un hikayesiyle asla mukayese etmemek gerekiyor. Groundhog Day'e baktığımızda ise küçük bir kasabaya sıkışıp kalan ve yıllarca aynı günü yaşamak durumunda kalan bir haber sunucusunun öyküsünü izlemiştik. 90'ların en iyi komedilerinden birinin esin kaynağının bilinmesi iyi olacaktır. Ne olursa olsun iki filmde de Sil Baştan'ın yaklaşımını göremiyoruz. 

Romanı okumayı düşünmeyen sinemaseverler, orijinal hikayeyi sadık bir uyarlamayla beyazperdede deneyimlemeli. Bu yüzden romanın mutlaka uyarlanması gerektiğini düşünüyorum. Pek tabii, filmi yapsa yapsa Hollywood yapar. Romanın hakkını teslim edebilmek için yaratıcı bir yönetmen şart gibi görünüyor. Aksi halde Hollywood'un çabuk harcayabileceği bir bilimkurgu izleriz. 1963 - 1988 yılları arasında geçen hikayenin günümüze taşınması da yapılacak en büyük yanlışlardan biri olacaktır. Ana karakterimiz öldüğünde, gözlerini 1963'te açması rastgele bir seçim değil. Kennedy suikastı başta olmak üzere 1988'e kadar geçen sürede dünyada yaşanan gelişmeler oldukça önemli. Bunu değiştirdiğinizde eserin ruhunu yok etme riskini göze almışsınız demektir.