6 Nisan 2016

Bir Zamanlar Sinema öneriyor - #44 Exotica


Ermeni asıllı yönetmen Atom Egoyan’ın adını dünyaya duyuran filmin, Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye için yarışan ve ancak FİPRESCİ ödülüyle yetinen Exotica olduğu söylenebilir. 80’li yıllardan bu yana sanatını icra etmeyi sürdürse de 90’lı yıllarda çektiği birkaç başarılı filmin ötesine geçemeyen Egoyan’ın öneri listeme aldığım tek filmi Exotica’ya bir bakalım.

Hikâyemizin ana mekânı filme adını da veren bir striptiz kulübüdür. Kulübün sahibi, orda çalışan bir DJ, lise kıyafetleriyle striptiz yapan bir genç kız, o genç kıza bağlanan bir adam ve evcil hayvan dükkânı olan homoseksüel bir adamın yolları kesişir. Kesişen hayatlar filmlerinin henüz bugünkü kadar popüler olmadığı bir dönemde, usta işi bir hikâye kurgusuyla karakterlerimizin hayatlarına ortak olduğumuz Exotica, erotizmi de hissedeceğiniz etkileyici bir dramadır esasında. 

Egoyan, kartlarını hemen açık etmek istemiyor ve usul usul örüyor hikâyesini. Filmin merkezine birkaç yıl önce sırasıyla kızını ve karısını kaybeden baba (Francis) yerleştiriliyor. Diğer yandan Francis’in özel bir ilgi duyduğu striptizci kızla (Christine) Exotica’nın melankolik Dj’sini kırlarda bir arama grubuyla birini ararlarken izliyoruz. Aynı zaman dilimine ait olmayan bu iki olayın finalde bağlanmasıyla çember tamamlanıyor. Bu sayede Egoyan, yaratmak istediği dramatik etkiye yani amacına ulaşıyor. Seyircisine tarzı olan, iç gıcıklayıcı, depresif ve karakter odaklı bir film izletiyor yönetmen. İzleyenler filmin yalnız karakterlerinden kendilerinden pek bir şey bulamayacaklardır. Yine de Exotica’nın kendine has büyüsüne kapılacaklarını düşünüyorum. Gizemini son bölüme kadar korumayı başaran filmin, sadece görsel stilinin dahi tek başına bir izleme sebebi olduğu söylenebilir. Ancak Exotica'da bundan çok daha fazlası olduğunu, kurgusu, ele aldığı temalara hakimiyeti ve buram buram 90'lar kokmasıyla görülmeyi kesinlikle hak ettiğini düşünüyorum.