29 Kasım 2016

Bir Zamanlar Sinema öneriyor - #55 Danton


Fransız İhtilali sonrasında yaşananları, halkın sevdiği, güvendiği bir figür, bir idol olan George Tacaues Danton’u merkezine yerleştirerek ele alan Danton, 80’li yılların tarihi dramaları arasında özel bir yere sahip filmlerden. Usta yönetmen Andrzej Wajda’nın kamera arkasındaki işçiliği ve diğer bir usta Gerard Depardieu’nun unutulmaz Danton yorumuyla akıllarda yer eden film, sırtını tarihsel gerçeklere yaslayıp belgeselci bir nitelik kazanmasına karşın, iyi kurgusu ve Wajda’ın bakışıyla sinema duygusunu yaşatmayı biliyor.

Fransız Devrimi’nin halk üzerinde belki de en derin izi bırakmış figürü olan Danton’un hikâyesini, Devrim’den beş yıl sonrasında yaşananlar ekseninde beyazperdeye aktaran film, bu yönüyle kapsamlı bir biyografi değil. Ancak, Danton’u sona götüren gerçekleri tüm çıplaklığıyla göstermesi, filmi sıradan olmaktan çıkarıyor. Sinemanın doğal olarak sıklıkla Fransız Devrimi’ni işlemesi Danton gibi filmlerin kıymetini artırıyor. Wajda’nın filmi Devrim sonrasında ne oldu sorusuna iyi bir cevap niteliğinde.

Devrim’e hizmet eden Danton, devrimin korunabilmesi için barışa ihtiyaç duyulduğunu ve devrimci radikallerin rollerinin bittiğini düşünüyordu. Teröre karşı duruşunun yanı sıra mevcut hükümetin de karşısında durması ve onları kıyasıya eleştirmesi, Danton’un hükümet için bir tehdit unsuruna dönüşmesine neden oldu. Barış çığlıkları atan bir adam, neden Cumhuriyet’in önünde bir engel olarak görülüyordu? Sonuçta “Giyotinci olmaktansa, giyotinde ölmeyi yeğlerim.” diyen bir karakterden söz ediyoruz. Film, burada Hükümet ve Komite üzerinden insanların kendi çıkarları için doğruları görmezden geldiğini, gücü elinde tutanın, kendisini adaletin üzerinde gördüğünü hatta bizzat kendisini adalet olarak gördüğünü söylüyor. Bunun anlamı ise devrimin amacından saparak, yanlış bir yola girdiğidir.

Filmde Danton’un savunması en dikkat çekici bölüm diyebiliriz. Sonunu bilen ama yine de çaresizce kendisini savunan bir adamın son çırpınışlarını izliyoruz. Halkı bilinçlendirmek için gerçekleri tokat gibi yüzlerine vurması, Danton’un “Devrim, Satürn gibidir, sürekli kendi evlatlarını yer” ve “Hayatta kalmak istiyorsanız sevilmeyeceksiniz.” gibi etkili cümleleriyle veriliyor. Danton ile ilgili soru işaretleriyle alakadar olmayan Wajda, tek taraflı bir bakış açısıyla yaklaşsa da hikâyenin hakkını veriyor. Döneme ilgi duyan, özgürlüğün, adaletin ve gerçeklerin savunulduğu filmlerden hoşlananlar için son derece yerinde bir tercih olacaktır Danton. Wajda’nın dönemin Fransa’sını yansıtmadaki hüneri de görülmeye değer.