Bazı hikâyeler o kadar iyi veya o kadar ilgi çekicidir ki, o hikâyeler nasıl ele alınırsa alınsın, ortaya çıkan film sizi tatmin etmese de en azından izlediğinize pişman olmazsınız. Böyle durumlar için hikâyenin potansiyelinin değerlendirilemediği yorumunda bulunabiliriz. Hikâyenin potansiyelini değerlendiremeyen kimdir? Elbette senaristtir. Yönetmeni ikinci plana atmak zorundayız. Elindeki senaryodan en iyisini çıkarmak için çabaladığına da inanıyorsak özellikle… İşte Fred Schepisi’nin yönetmen koltuğunda oturduğu Iceman, tam da bahsettiğimiz durumdan muzdarip bir yapım. Şimdi filmin ne anlattığına ve nasıl anlattığına bir bakalım.
Bir araştırma ekibi kutuplarda 40 bin yıllık olduğunu düşündükleri donmuş bir Neandertal insan bulurlar. Bilime hizmet etmesi amacıyla, mağara adamının buzlarını çözüp onu parçalamayı düşünen bilim insanları, hiç ummadıkları bir durumla karşılaşır. Hücreleri yaşayan mağara adamı hayata döndürülür. Peki, şimdi ne olacaktır? Filmin çıkış noktası; bir mağara adamını günümüze getirebilsek ondan ne öğrenebilirdik, ona nasıl yaklaşırdık ve onun bize ve yabancısı olduğu dünyaya yaklaşımı nasıl olurdu? gibi sorular. Schepisi’nin filmi bu sorularla ilgilense de gerek bilimsel gerekse de felsefi açıdan yetersiz kalıyor. Prodüksiyon içerisinde hikâyenin potansiyelini görebilen, görse de buna müdahale edebilen kimse olmamış. Esasında Iceman’i hayata geçiren ekibin böyle bir amacı olmadığını kabul etmemiz gerekiyor.
Iceman’de ana karakterimiz tam da olması gerektiği gibi bir antropolog. Neandertal insanın dilinden anlayabilecek, onla iletişime geçebilecek tek kişi kendisi. Neandertal insan hayata döndüğünde, “Şimdi ne olacak? sorusuna mantıklı bir cevap verebilen ve izlenmesi gereken yolu gösteren de antropologumuz Shepherd oluyor. Shepherd, “Nasıl evrildiğimizi öğrenebiliriz” dese de, film daha basit sorulara cevap aramakla yetiniyor. Bu soru üzerinden gidebilmek için öncelikle senaryonun evrim bilimcilerin uzmanlığından faydalanılarak yazılması şart. Neandertal insanın görünümünün ve davranışlarının görsel karşılığını bulabilmek için uzman desteği alınmış şüphesiz ama bu zaten filmi çekebilmek için bir zorunluluk. Varmak istediğim nokta, basit soruların peşinden giderseniz, basit kalırsınız. Hedefi yükseğe koymayıp, mağara adamına günümüzde bir macera yaşatmakla yetinirseniz unutulmaya mahkûm olursunuz. Farkedilmezsiniz. Iceman’i kaç kişi izledi? Bu filmin varlığından haberdar mıyız? Konuyla yakından ilgili olanlar dışında izleyeninin çok olmadığını biliyorum.
Iceman, Schepisi’nin memur yönetmenliğine rağmen eli yüzü düzgün bir film. Konuya ilgi duyuyorsanız, filmi de ilgiyle izlemeniz kaçınılmaz. İnsanoğlunun kötücül yanını göstermesi ve modern insan ile ilkel insanı karşılaştırarak vardığı sonuçlar düşündürücü. “40 bin yılda çok değiştik ama iyi yönde mi?” Filmde bunun gibi cımbızla çekebileceğimiz cümlecikler ve sorular var. Medeniyetle ve modernlikle üzerimizdeki vahşiliği atsak da hayvanlara ve doğaya hükmetme, dünyaya hâkim olma isteğimizin baki olduğu sonucuna varıyoruz. Eskiden vahşiydik, tehlikeliydik. Ya bugün? Aslında değişen pek bir şey olmadığını görüyoruz. Iceman en azından bu husustaki eleştirel tavrıyla takdir edilmeli diye düşünüyorum.