22 Kasım 2013

Castello Cavalcanti

Wes Anderson'ın Grand Budapest Hotel’ini beklerken seyretmekten zevk aldığım bu kısa film, Prada'nın reklam filmi gibi gözükse de aslında Wes Anderson'ın filmlerinde izlediğim o atmosferi ve rengi yansıtmakta geç kalmıyor. Prada geçen sene Roman Polanski ile başlattıkları "Terapi"den sonra yeni kısa filmlerine de Wes Anderson ile devam ediyorlar. Wes Anderson'ın Prada ile bir reklam filmi daha var. İlgilenenler araştırabilir. O kısanın tadı da ayrı. Tabii ben ilginizi "Castello Cavalcanti"ye çekmek istiyorum.

Burç Karabulut yazdı

1955 yılında Castello Cavalcanti adlı bir kasabadayız. Yarış arabaları kasaban geçiyor. Kasabalılar bu duruma alışkın olduklarını verdikleri destekle gösteriyorlar. Onlar için kesinlikle rutin bir durum. Bir kısa filmin olmazsa olmazı rutini kendine has üslubuyla tek bir kareyle vermeyi başarıyor Wes. Jed Cavalcanti yani kaza yapan yarışçı, kafede oturan ahali tarafından hemen bağırlarına basılıyor. Telefon edip haber vermek durumunda olan Jed, aslında kendi ailesinin ve atalarının olduğu bir kasabada buluyor kendini.

Fellini hayranı olduğunu bildiğimiz Wes, Fellini'nin "Dolce Vita"sında kullandığı İsa heykelinden, Amarcord'da kullandığı yarış arabasına referans veriyor. Bir saygı duruşunda bulunuyor. Wes Anderson, Fellini'yi onurlandırıyor. Steve Zissou'nun hayatını Felli'nin ülkesinin Cinecitta’sında çeken bir yönetmenden daha azı beklenemezdi.

Filmde, İtalyanlılık kimliğini vurgulamak için spaghetti, İtalyan misafirperverliği, aile değerlerine vurgu yapmak için ata ve İsa heykeli, örgü ören teyze gibi birçok öğeye yer veren Wes, zaten artık tanıdığımız Jason Schwartzman'ın komik performansıyla birleşiyor.

Jed'in (Jason Schwartzmann) kaza yaptıktan sonra girdiği kafede bulduğu İtalyan olma bilinci de gülmenin dozunu artırıyor. Ayrıca kasada oturan dilber ünlü italyan film aktrisi Sofia Loren imajını da seyirciyle paylaşıyor. Homage yani Fellini'ye saygı, Wes'in auteurliğini açık eden renkli karakterleri ve kamera arkasındaki Darius Khondji'nin yaptığı işle müthiş kotarılmış bir kısa film.

Renkli mizansene de ayrı bir bakış atmadan yazıyı sonlandırmadan olmaz. Sarının ağır bastığı bir tonla özellikle Jed'in telefonu kullandığı sahnede kırmızı ve sarının bolca kullanıldığı adeta Formula 1 arabalarının dizaynına benzeyen bir dizayn yapıldığı görünüyor. Sarı perdelere eşlik eden yeşil mobilyalar da cabası.

Prada mı Wes'i seçti, yoksa Wes mi Prada'yı seçti bilinmez ama günümüzün rüya işçilerini kamera arkasında klas bir markayla görmek sinema sanatının takdir görmesi demektir. Tabii ki artı olarak Wes Anderson'ın hayran kitlesini ve onun sanatını öne taşıdığı da bir gerçek. Yine de elimizde eli yüzü düzgün bir auteur Wes filmi niteliğinde bir kısa film var. Benim gibi hayranları için yazmadan geçemezdim.