Elizabeth Gilbert'in bestseller olmuş ve 40 dile çevrilmiş otobiyografik kitabı çok geçmeden sinemaya da uyarlandı. Filmin Yönetmenliğini Nip\Tuck dizisinin yaratıcısı ve "Running With Scissors" adlı ilk yönetmenlik çalışmasıyla tanıdığımız Ryan Murpy üstlenirken başrollerde Julia Roberts, Javier Bardem ve James Franco gibi çok önemli isimler yer alıyor. Ana karakterimiz Liz Gilbert boşanmasının ardından bir yıllık izin alarak hayatında yeni, beyaz bir sayfa açmak ve iç huzuru bulmak umuduyla elindekileri de riske atarak uzun bir seyahate çıkmaya karar veriyor. Liz, önce İtalya, sonra Hindistan ve son olarak da Bali'ye gidecek ve bir nevi yeniden doğuş yaşayacaktır.
Kitabı okumadığım için nasıl bir uyarlama olduğu konusunda yorum yapamam ancak kitabın aldığı övgüleri filmin alamaması 'Ye Dua et Sev'in başarılı bir uyarlama olmadığının göstergesi sanırım. Öncelikle 'Ye Dua et Sev'in vasat bir film olduğunu söyleyeyim ve sebeplerine geçeyim. Filmin en büyük sorunu hikayesini inişler ve çıkışlar yapmadan anlatmaya girişmesi. Bir örnek vermek gerekirse, siz bir konferansta aynı ses tonu ve vurguyla 2 saat konuşursanız herkesi uyutursunuz. Filmin de hemen hemen böyle bir izleği var ne yazık ki! İlk yarım saatinde Liz Gilbert'in sorunlu evliliği ve boşanma süreciyle ana karakterimizin mutsuzluğu vurgulanıyor. Ardından Liz seyahatine Roma ile başlıyor ve filmin en keyifli anlarına şahit oluyoruz. Filmin adındaki 'Ye' kısmı Roma'da hayat buluyor. Roma'nın eşsiz mimari dokusu ve yemekleri gözümüzü okşuyor. Gilbert'in ikinci durağı Hindistan oluyor ve burada yoga ve mistisizm ile tanışıyor. Kendini bulma yolunda Hindistan önemli bir adım oluyor onun için. Bali'de de aşkı bulan Gilbert bir tür aydınlanma yaşıyor. O beklediği iç huzuru buluyor.
Son dönemde 'Ferrari'sini Satan Bilge' gibi bir çok kişisel gelişim kitabı yazıldı ve bir çoğu da bestseller oldu. Bu tip kitapları hiç sevemediğimi itiraf edeyim. Dolayısıyla böyle bir kitaptan uyarlanan 'Ye Dua et Sev'i de beklentilerimi çok düşük tutarak izledim. Siz de öyle yapın.
Son Söz: 130 dakikalık bir film bu ve içi yeterince doldurulamamış, yönetmenliği ve oyunculukları da tatmin etmiyor. 4.7\10
Kitabı okumadığım için nasıl bir uyarlama olduğu konusunda yorum yapamam ancak kitabın aldığı övgüleri filmin alamaması 'Ye Dua et Sev'in başarılı bir uyarlama olmadığının göstergesi sanırım. Öncelikle 'Ye Dua et Sev'in vasat bir film olduğunu söyleyeyim ve sebeplerine geçeyim. Filmin en büyük sorunu hikayesini inişler ve çıkışlar yapmadan anlatmaya girişmesi. Bir örnek vermek gerekirse, siz bir konferansta aynı ses tonu ve vurguyla 2 saat konuşursanız herkesi uyutursunuz. Filmin de hemen hemen böyle bir izleği var ne yazık ki! İlk yarım saatinde Liz Gilbert'in sorunlu evliliği ve boşanma süreciyle ana karakterimizin mutsuzluğu vurgulanıyor. Ardından Liz seyahatine Roma ile başlıyor ve filmin en keyifli anlarına şahit oluyoruz. Filmin adındaki 'Ye' kısmı Roma'da hayat buluyor. Roma'nın eşsiz mimari dokusu ve yemekleri gözümüzü okşuyor. Gilbert'in ikinci durağı Hindistan oluyor ve burada yoga ve mistisizm ile tanışıyor. Kendini bulma yolunda Hindistan önemli bir adım oluyor onun için. Bali'de de aşkı bulan Gilbert bir tür aydınlanma yaşıyor. O beklediği iç huzuru buluyor.
Son dönemde 'Ferrari'sini Satan Bilge' gibi bir çok kişisel gelişim kitabı yazıldı ve bir çoğu da bestseller oldu. Bu tip kitapları hiç sevemediğimi itiraf edeyim. Dolayısıyla böyle bir kitaptan uyarlanan 'Ye Dua et Sev'i de beklentilerimi çok düşük tutarak izledim. Siz de öyle yapın.
Son Söz: 130 dakikalık bir film bu ve içi yeterince doldurulamamış, yönetmenliği ve oyunculukları da tatmin etmiyor. 4.7\10