Görüntü yönetmenliğinden gelme usta sinemacı Nicholas Roeg’in başyapıtları Don’t Look Now, Walkabout ve The Man Who Fell to Earth’ün gölgesinde kalan 1985 tarihli özenli çalışması Insignificance (Önemsizlik), Terry Johnson’ın aynı adlı oyunundan, bizzat yazarın kendisi tarafından senaryosu yazılarak peliküle aktarılmıştı. Karakterlerini gerçeklikten alan Insignificance, onları tamamen bir kurgu içine hapsediyor. Bu sebeptendir ki Albert Einstein, Marilyn Monroe, dönemin ünlü beyzbolcusu Joe DiMaggio ve senator Joseph McCarthy, onlar olduğunu bilsek de isimsiz birer karakter olarak karşımıza çıkıyor. 50’li yılları fon alan film; bir gece, bir otel odasında bu dört isim bir araya gelseydi neler yaşanırdı sorusunu çıkış noktası olarak alıyor.
Monroe’nun Billy Wilder’ın The Seven Years Itch filmindeki etek havalandırma sahnesenin çekimleri esnasında açılan film, tiyatro uyarlaması olduğunu her anında belli eden bir yapım. İzafiyet teorisi, kominist avı gibi başlıkları ve felsefi diyaloglarıyla oldukça akıcı ilerleyen film çabucak seyirciyi sarıyor. Monroe’nun özel hayatındaki çalkantılı durum, eşi DiMaggio’nun onu kaldıramamasının ve mutlu edememesinin verdiği eziklik, Einstein’ın atom bombasının üretilmesinde dolaylı da olsa yaptığı katkı yüzünden duyduğu büyük pişmanlık ve senatörün ülkesinin çıkarları için, Einstein’a tehdide varan baskısı ve tüm bunların bir gecede olup bitmesi, Roeg’in flashback ve rüya sahneleriyle de destekleyerek usta işi bir sinematografiyle kotardığı filmi özel kılıyor. Monroe, Einstein’a İzafiyet teorisini uygulamalı anlattığı sahneyle aptal sarışın algısını yıkıyor, Roeg de önyargılı yaklaşımı eleştiriyor. Insignificance'ın Einstein’ı daha iyi anlamak ve onla empati kurabilmek için de faydalı bir metni olduğunu düşünüyorum.
Son söz: Teatral filmleri sevenler ve farklı bir şeyler arayanlar için isabetli bir seçim olacaktır.