Damien Chazelle’in yazıp yönettiği Whiplash, esasında yönetmenin 2013’de çektiği aynı adlı kısa filmin uzun metraj versiyonu. Sundance Film Festivali’nde Jüri Büyük Ödülü ve İzleyici Ödülü’nü almayı başaran film, bağımsız sinemanın son yıllarda çıkardığı en unutulmaz yapım. Bir Caz bateristi olmaktan da öte en iyisi olmayı kafasına koymuş Andrew adlı bir öğrenciyle, müzikal dehalar yaratmak için öğrencilerini sınırlarını zorlamaktan çekinmeyen ve oldukça katı bir eğitim uygulayan bir öğretmenin ilişkisi ekseninde müzikal bir ziyafet sunan ve bunu da tırnak kemirten bir gerilimle veren film için şimdiden 2015 vizyonun en iyilerinden diyebiliriz.
Jazz öğretmeni Terrence Fletcher, sınıfa girdiğinde hazırola geçen öğrencileri, onun nasıl bir eğitmen olduğu hakkında ilk ipuçlarını veriyor. Ders başladığında ise isteklerini gerçekleştiremeyen öğrencilerine küfürler, hakaretler yağdıran ve bir çırpıda onları silebilen bir eğitimciyle karşı karşıya kalıyoruz. Burada aklımaza gelen ilk film de doğal olarak Kubrick’in başyapıtlarından Full Metal Jacket oluyor. Ordaki uzman çavuşun Jazz öğretmeninde canlandığını söylersek yanılmış olmayız. Eğitimde uyguladıkları katı yöntem kuşkusuz ki, askerlerin\öğrencilerin savaş meydanında ayakta kalabilmeleri için bir gereklilik olarak görülüyor. Whiplash’daki durum daha enteresan tabii. Buradaki amaç, ayakta kalabilmekten de öte müzikal deha yaratmak. Genç müzisyenlerin gerçek potansiyellerini ortaya çıkarmak. Yöntem ne kadar tartışmalı olsa da yönetmenimiz gerçek başarıya giden yolun, patika değil, en çetrefilli yol olduğunu söylüyor. Türleri ne kadar farklı olsa da Chazelle’nin Full Metal Jacket’ın ilk bölümündeki eğitim safhasını Whiplash’a uyguladığı çok açık. Öğretmen karakterimizin fiziksel olarak da Uzman Çavuş Hartman’a bezetilmesi aradaki bağı kuvvetlendiren bir veri olarak karşımıza çıkıyor.
İstediğini elde etmek için her yolu mübah gören öğretmen, yarışma için hazırladığı mini orkestrasını yöneten bir komutandan farksız. Zayıf halkaların elendiği sistemde Andrew’deki ışığı gören Fletcher, hiçbir zaman bir Louie Armstrong, bir Charlie Parker yaratamamış olmanın ezikliğiyle yeni öğrencisine yükleniyor. Film son düzlüğe girdiğinde ikili arasındaki sürtüşme akılllardan çıkmayacak bir müzikal düelloya dönüşüyor. Flatcher’ın öğrencilerini sınırlarını zorlamaya yönelik eğitimi Andrew’de meyvelerini veriyor. Chazelli, Andrew’e yüklediği kimi özellikler (hedefi doğrultusunda gözünü karartabilme, o hedef onu yapayalnız bırakacak olmasına karşın vazgeçmeme, fiziksel acıya göğüs gerebilme, cesaret vb.) ile müzikal dehaların geçmişte olduğu gibi bugün de arıza tiplerden çıktığına işaret ediyor. Filmin en güzel tarafı ise ana karakterlerimiz arasındaki çatışmanın, söz konusu müzik olduğunda bunu bir kenera bırakabilmeleri, birlikte hareket edebilmeleri ve müziğin kişisel anlaşmazlıklara üstün gelmesi…
Son söz: Sinema – müzik birlikteliğinin en görkemli örneklerinden biri Whiplash. 9.6\10