La Grande Bellezza ile sinema dünyasına bomba gibi düşen Paolo Sorrentino’nun yeni çalışması Youth, ülkemizdeki ilk gösterimini Filmekimi’nde gerçekleştirdi. Michael Cane, Harvey Keitel, Jane Fonda gibi usta isimlerin yanı sıra Rachel Weisz ve Paul Dano gibi başarılı popüler oyuncularla çalışan Sorrentino, sinema duygusunu her anında hissedebileceğiniz bir filmle geri döndü.
Gençliğe övgü
Sorrentino, filmin merkezine Fred ve Mick adlı iki eski dostu yerleştiriyor. Hayatlarının son demlerini yaşayan karakterlerimiz film boyunca gençlik günlerini yâd ediyorlar. Filmin meselesi de zaten yitip giden gençliğimiz. Fred Bellinger, Venedik Orkestrası’nın eski maestrosu. Kişisel sebeplerle emekliye ayrılmış. Bedensel olmasa da ruhsal anlamda tükenmiş bir adam. Dostu Mick ise vasiyetim dediği ve “Son Gün” adını verdiği veda filminin senaryosuyla uğraşan bir yönetmen. Alanlarında yetkin olan Fred ve Mick, emekliliğin gelip çatmasıyla hızlıca akıp giden hayatın acımasızlığıyla yüzleşiyor ve etraflarındaki gençleri hayranlıkla izliyorlar. Mick’in “Gençken her şey çok yakın görünür yaşlılıkta ise her şey uzak…” cümlesiyle geleceği ve geçmişi tanımladığını görüyoruz. Bu tanım her iki durumda da ölüm gerçeğiyle ters düşüyor. Önümüze hedefler koymamız ve umudumuzu her daim diri tutabilmemiz gençliğin güzelliğini anlatıyor. Yaşlılık ise gençlikte koyulan hedeflere ulaşmanın tatmini, hayat yolunda gösterilen çabanın yıpratıcılığıyla ruhsal ve fiziksel yorgunluğun kendini göstermesi ve ölümün yakınlığı sebebiyle her şeyin uzak görünmesi anlamına geliyor. Yönetmen gençliği kutsarken, yan karakterlerden de örnekler veriyor. Aynı spa tesisinde bulunan genç yıldız Jimmy, gençliğin verdiği özgüvenle korkuyu değil arzuyu seçiyor. Edepsiz de olsa imkânsız da olsa bizi biz yapan arzularının peşinden gideceğini söylüyor. Dünyanın en iyi birkaç futbolcusundan biri olan ve atikliğiyle tanınan Maradona’nın ise artık yürümekte ve yorulduğunda nefes almakta zorlanan bir adama döndüğünü görüyoruz.
Yaşlılığa ağıt
Yönetmen gençliği överken, yaşlılığa da sessiz bir ağıt yakıyor. Filme bakarak yaşlılık hakkında olumlu bir düşünceye rastlamak pek mümkün olmuyor. Yaşla birlikte gelen tecrübe ve bilgelik hiçe sayılıyor. Fred, Mick’in aşkla ilgili tecrübelerinden faydalanmak istediğini söylediğinde, Mick’in cevabı “İş işten geçti artık” oluyor. Başka bir sahnede en gözde oyuncusu Brenda Morel, Mick’e “Diğer meslektaşların gibi yaşlandıkça sen de köreldin. Artık sinemadan anlamıyorsun çünkü yaşlısın.” gibi cümlelerle yaşlılığın yaratıcılığı öldürdüğünü ve çağın sinemasına ayak uyduramama, kendini yenileyememe sebebi olduğunu belirtiyor. İstisnaları göz önünde tutup genellemeye katılamasak da Youth’daki yönetmen karakterimiz ve filmin yaşlılık için söylemek istedikleri kapsamında Sorrentino’ya hak vermemek elde değil. Yaşlılıkta gençliğin nasıl göründüğünü ana karakterlerimiz üzerinden nefis gözlemlerle veren Sorrentino, gençliğimizde ne kadar büyük başarılara imza atsak da hayatın kaçınılmaz döngüsü gereği yaşlandığımızda kısıtlanacağımızı, çaptan düşeceğimizi, tutkularımızı kaybedeceğimizi ve yenik düşeceğimizi söylüyor. Yaşlı çiftlerin seks yaşamının yadırgatıcılığı ve yaşlı bedenlerin sergilenişinde sezinlenen hüzün de dikkat çekici ince ayrıntılar olarak karşımıza çıkıyor.
Güzellik
La Grande Bellezza gibi Youth da Sorrentino’nun güzele ulaşma arzusunun bir dışavurumu denilebilir. Yine oldukça estetik bir filmle karşımıza çıkan yönetmen, bu kez filmin ana meselesini yani gençliği güzellikle bağdaştırıyor. Mick, odasında uyuyan senarist arkadaşlarına bakıp, “Ne kadar güzeller” diyor. Buradan hayata kendi penceresinden bakan Mick’in yaşlılıkla birlikte güzellik algısının değiştiğini, gençliği güzellik olarak görmeye başladığını anlıyoruz. Sorrentino, insan üzerinden gençlik ve güzellik kavramlarını irdeliyor. Yaşlılık kavramıyla da insan üzerinden tanımlanan gençliğin ve güzelliğin geçiciliği anlatılıyor.
Kâinat güzeli tesise geldiğinde, vücudunu cömertçe sergileyerek Mick ve Fred’in bulunduğu havuza giriyor. Hayata karşı tutkularını kaybeden karakterlerimiz güzellik karşısında heyecana kapılıyorlar. Filmde kainat güzeli seçilmiş bir karakterin yer alması güzelliğin vurgulanmasından başka bir anlam taşımıyor. Youth'un hemen hemen her anında genç ve yaşlı vücutları bir arada görmek mümkün. Havuzda bilhassa da saunada genç ve çıplak bedenlerin sergilenişi veya bir figürün heykel gibi hareketsiz duruşu, Sorrentino’nun çıplaklığın doğallığını anlatmasından ziyade filmin estetiğine hizmet etmesi amacıyla birçok kez kadraja giriyor.
Son söz: Youth'tan etkilenmek için filmin hissiyatının size geçmesi şart 8.5\10
Kâinat güzeli tesise geldiğinde, vücudunu cömertçe sergileyerek Mick ve Fred’in bulunduğu havuza giriyor. Hayata karşı tutkularını kaybeden karakterlerimiz güzellik karşısında heyecana kapılıyorlar. Filmde kainat güzeli seçilmiş bir karakterin yer alması güzelliğin vurgulanmasından başka bir anlam taşımıyor. Youth'un hemen hemen her anında genç ve yaşlı vücutları bir arada görmek mümkün. Havuzda bilhassa da saunada genç ve çıplak bedenlerin sergilenişi veya bir figürün heykel gibi hareketsiz duruşu, Sorrentino’nun çıplaklığın doğallığını anlatmasından ziyade filmin estetiğine hizmet etmesi amacıyla birçok kez kadraja giriyor.
Son söz: Youth'tan etkilenmek için filmin hissiyatının size geçmesi şart 8.5\10