Kasım 2011'de ülkemizde vizyona giren Margin Call'ı çok geç keşfettim ve benim için 2011'in süpriz filmi olduğunu söyleyebilirim. Margin Call'ın senaristliğini ve yönetmenliğini J. C. Chandor üstleniyor. Önemli nokta ise bunun Chandor'un ilk senaristlik ve yönetmenlik çalışması olması. Kevin Spacey, Jeremy Irons, Paul Bettany, Demi Moore ve Stanley Tucci gibi usta isimlerin yanında Zachary Quinto, Penn Badgley gibi genç yeteneklerden oluşan oyuncu kadrosu göz kamaştırıyor.
Çömez bir analist olan Peter Sullivan, şirketin iflasın eşiğinde olduğunu kanıtlayabilecek bir bilgiyi su yüzüne çıkarır. Bu bilgiyi kullanarak şirketi kurtarmak ve hatta yükselişe geçmesini sağlamak mümkündür ancak insan faktörü devreye girecek ve şirketin üst düzey yöneticileri alınması gereken finansal kararlar ile ahlaki değerleri arasında ikilemde kalacaktır. Film, hikayesini 24 saatlik bir zaman dilimine yayarak anlatıyor.
Hep merak ettiğimiz (ben çok merak ediyordum) "nasıl oluyor da bir gecede tüm dünyayı etkileyen kürsel bir ekonomik kriz patlak verebiliyor?" sorusunun üzerine gidiyor Margin Call ve tatmin edici cevaplar veriyor. Film, öncelikle oscar'a aday özgün senaryosu ve oyunculuk performanslarıyla dikkat çekiyor. Ardından kurulu ve bir türlü yıkılamayan düzenin eleştirisine koyuluyor. İş dünyasında dönen kirli oyunları, adaletsizliği, çıkar ilişkilerini ve acımasızlığı tüm çıplaklığıyla resmediyor. Jeremy Irons'ın canlandırdığı patron karakteri çok iyi çizilmiş. Öyle ki; kendisini kurtarmak adına tüm dünyayı gözünü bile kırpmadan kaosa sürükleyebilen, çalışanlarını bir çırpıda gözden çıkarabilen, ahlaksız ve yaptığını da haklı göstermeye çalışan, kapitalist sistem içinde hep varolmuş ve bundan sonra da varolmaya devam edecek bir insan portresi çizilen.
Margin Call'ın çoğu tek mekanda (bir şirkette) geçen ve bol diyaloglu bir film olduğunu düşünürsek sınırlı bir kitleye hitap ettiğini söyleyebiliriz. Senaryosu bir an bile sarkmayan çarpıcı bir film Margin Call. IMDB puanı 7.2 olan filme benim puanım 8.2