Darren Aronofsky, şu sıralar 'Noah' adını verdiği Nuh Tufanı projesiyle meşgul. Russell Crowe'u Hz. Nuh rolünde izleyeceğimiz filmde; Anthony Hopkins, Jennifer Connelly ve Emma Watson öne çıkan oyuncular. Senaryoyu Ari Adel'le birlikte kaleme alan Aranofosky'nin arkasında Paramount gibi büyük bir yapım şirketi bulunuyor. Kariyerine bağımsız bir filmle (Pi) başlayan genç usta Aranofosky, adım adım Hollywood'a yelken açtı. Ancak ilk Hollywood prodüksiyonu olan The Fountain gösterdi ki, Aronofosky'nin bağımsız ruhundan ve sinema anlayışından vazgeçmeye, taviz vermeye niyeti yok. Şüphesiz ki, Noah çok daha büyük bir proje, bir Hollywood Blockbuster'ı. Bu da demek oluyor ki; Noah, yönetmenin geniş kitlelere en kolay ulaşacağı ve anlatı olarak da kolay hazmedilebilir bir film olacak.
"Benim Tanrım yok" diyen Aronofsky'nin, Adem ve Havva mitine sırtını dayadığı The Fountain'in ardından yine tüm kutsal metinlerde yer alan Nuh Tufanı'na sarılması düşündürücü. Derine inmek gerekirse, 13 yaşından beri bu hikayenin hayalini kuran, bugün "Benim Tanrım yok" diyebilen ve Pi'de sayılarla hayatı anlamlandırma çabası, The Fountain'de ise ölümsüzlük ve ölümden sonra başka bir formda yaşamı sürdürme fikri, Aronofsky'nin uzun zamandır din-bilim ekseninde bir iç çatışma yaşadığının göstergesi. Bunu da sinemasına açıkça yansıtıyor. Bunları anlatmamın sebebi Aronofsky'nin Nuh Tufanı'na nasıl yaklaşacağının dair veriler içermesi. 'Büyük' hikayeler anlatmayı seven yönetmenin Nuh Tufanı tutkusu esasen hikayenin kutsallığından değil, 1966 yapımı The Bible ın the Begining (bakınız) dışında tufanın beyazperdede hakkıyla ele alınmamış olması ve tufanın görsel karşılığını bulma isteği... Kısacası Aronofsky sineması için biçilmiş kaftan olması diyebiliriz.
Noah, 50'li ve 60'lı yıllarda altın dönemini yaşayan Epik Sinemanın kollarından biri olan dini-epiklerin modern bir versiyonu olacak. Ancak yönetmenin dinlere bakışı, Nuh Tufanı'na kutsal bir hikaye olarak değil de bir mit olarak yaklaşmasına dolayısıyla da yine The Fountain'de olduğu gibi fantastik bir dokunuşla dini epiğin yanında fantastik sinemaya da göz kırpan bir film çıkmasına neden olabilir. Bu yorumu yaparken yönetmenin The Fountain'de Adem ve Havva'yı kutsal metinlerden bağımsız olarak bir aşk hikayesinin omurgası yapmasını temel alıyorum. Tabii bu kez birebir Nuh Tufanı'nı anlattığından bir 'sapma' çok da olası değil. Bu noktada Aronofsky'nin Nuh'un iç dünyasına da bakmak isteyeceğini ve görselliğinin altında ezilmeyen derinlikli bir film çıkarmak isteyeceğini öngörebiliriz.
Noah 3 Nisan'da vizyona giriyor.
"Benim Tanrım yok" diyen Aronofsky'nin, Adem ve Havva mitine sırtını dayadığı The Fountain'in ardından yine tüm kutsal metinlerde yer alan Nuh Tufanı'na sarılması düşündürücü. Derine inmek gerekirse, 13 yaşından beri bu hikayenin hayalini kuran, bugün "Benim Tanrım yok" diyebilen ve Pi'de sayılarla hayatı anlamlandırma çabası, The Fountain'de ise ölümsüzlük ve ölümden sonra başka bir formda yaşamı sürdürme fikri, Aronofsky'nin uzun zamandır din-bilim ekseninde bir iç çatışma yaşadığının göstergesi. Bunu da sinemasına açıkça yansıtıyor. Bunları anlatmamın sebebi Aronofsky'nin Nuh Tufanı'na nasıl yaklaşacağının dair veriler içermesi. 'Büyük' hikayeler anlatmayı seven yönetmenin Nuh Tufanı tutkusu esasen hikayenin kutsallığından değil, 1966 yapımı The Bible ın the Begining (bakınız) dışında tufanın beyazperdede hakkıyla ele alınmamış olması ve tufanın görsel karşılığını bulma isteği... Kısacası Aronofsky sineması için biçilmiş kaftan olması diyebiliriz.
Noah, 50'li ve 60'lı yıllarda altın dönemini yaşayan Epik Sinemanın kollarından biri olan dini-epiklerin modern bir versiyonu olacak. Ancak yönetmenin dinlere bakışı, Nuh Tufanı'na kutsal bir hikaye olarak değil de bir mit olarak yaklaşmasına dolayısıyla da yine The Fountain'de olduğu gibi fantastik bir dokunuşla dini epiğin yanında fantastik sinemaya da göz kırpan bir film çıkmasına neden olabilir. Bu yorumu yaparken yönetmenin The Fountain'de Adem ve Havva'yı kutsal metinlerden bağımsız olarak bir aşk hikayesinin omurgası yapmasını temel alıyorum. Tabii bu kez birebir Nuh Tufanı'nı anlattığından bir 'sapma' çok da olası değil. Bu noktada Aronofsky'nin Nuh'un iç dünyasına da bakmak isteyeceğini ve görselliğinin altında ezilmeyen derinlikli bir film çıkarmak isteyeceğini öngörebiliriz.
Noah 3 Nisan'da vizyona giriyor.