Bugün tüm dünyanın tanıdığı bir yönetmen olan Peter Jackson, bu şöhretini Yüzüklerin Efendisi üçlemesine borçlu. Artık stüdyoların peşinden koştuğu bir isme dönüşen Jackson’ın ilk yönetmenlik deneyimini gerçekleştirdiği 1987 yapımı Bad Taste, katıksız bir b filmi. Ve ayrıca Jackson’ın kat ettiği mesafeyi, yaşadığı zorlukları ve amatörce çektiği ilk filmiyle bile yeteneklerini sergileyebildiği önemsenmesi gereken bir bilimkurgu filmi bu. İlk filmi Bad Taste’yi imkansızlıklar nedeniyle ancak dört yılda tamamlayabilen Jackson, senaryosuz başladığı bu maceradan, nasıl oldu da zamanla kültleşen bir film çıkarabildi ona bakacağız. Ama gelin öncelikle bu absürd filmin hikayesine bir göz atalım.
Fast food işinde yükselmek için yeni bir tada ihtiyaç duyan bir grup uzaylı, aradıkları tadı (insan eti) dünyamızda bulur. İnsan kılığına girerek küçük kasabalardan et temin eden fast foodçular, çok geçmeden karşılarında hükümet için çalışan eli silahlı görevlileri bulacaklardır.
Peter Jackson, henüz ilk filminde türlerle hınzırca oynamış. Uzaylı istilası alt türüyle akrabalık kurabileceğimiz bir hikayeyi olabildiğince absürt bir biçimde hayata geçirmiş. İnsan formuna bürünen uzaylı düşüncesi ve dolaylı yoldan ulaştığımız uzaylı istilası filmi şablonu (eğer insan etleri fast food ürünlerinde sevilirse geri gelecekler), zombi filmleriyle çiftleştiriliyor. Korku ve bilimkurgu sinemasının bu gözde iki alt türü baştan sona mizahi bir bakış açısıyla ele alınıyor. Hatta Jackson’ın parodi yapmaya giriştiğini de söyleyebiliriz. Bad Taste hem zombi filmi parodosi hem de uzaylı istilası parodisi olarak okunabilir. Belirtmekte fayda var ilk filmini çeken yönetmenlerin ilginç buldukları her fikri filmlerine yedirmeye çalışmaları Jackson’ın da düştüğü bir tuzak olmuş. Ama şansı yaver gitmiş ve filmde havada kalan bir şey olmamış.
Bad Taste’yi dönemine göre değerlendirirsek 80’li yıllar korku filmlerinin özellikliklerini bünyesinde taşıdığını söyleyebiliriz. Özellikle 70’li yılların şiddetin ön planda olduğu sert korku filmlerinden sonra komedi ağırlıklı hafif seyirliklerde ciddi bir artış oldu. Bununla birlikte gore sahnelerde iyice arttı (The Evil Dead, Evil Dead 2 en önemli örnekler). Gençlik dönemi 80’li yıllara denk düşen Peter Jackson da bu dönemin korku filmlerinden fazlasıyla etkilenmiş. Filmde türlü iğrençlikler mevcut. Midesi sağlam olmayanların kaldıramayacağı sahnelerle dolu.
Zombi mevzusuna dönersek 80’li yılların The Return of the Living Dead serisinde komediyle iç içe geçirilen ve bayağı kaçan filmlerin izinden gittiğini söyleyebiliriz Jackson’ın. Tek fark kendi yolunu çizip oradan yürümesi. Bunun anlamı da esnek bir zombi filmine imza atmış olması. Uzaylılarla zombilerin aynı filmde bir araya getirilmeleri Ed Wood’un Plan 9 from Outer Space’ine kadar uzanıyor elbette ama burada daha enteresan bir uygulama var.
Peki nasıl kült oldu derseniz, cevabı 80'li yılların kültleşen pek çok filmi gibi Jackson'ın türlerle kafasına göre oynaması ve parodi yaklaşımında aramak gerekir. Özellikle arkadaş ortamında doyumsuz bir eğlenceye dönüşeceğini düşündüğüm Bad Taste, tüm iğrençliğine rağmen, sona erdiğinde ağızda hoş bir tat bırakan filmlerde olmayı başarıyor.