Son dönem korku sinemasında yeni kuşak yönetmenlerden M. Night Shyamalan, kariyeri dibe doğru meyletse de önemi yadsınamayacak bir isim. Korku\gerilim ve bilim kurgu türlerinin ilginç bir birleşimi olmakla beraber popüler tarafta yer alıp gişe kaygısı da taşıyan ve karışık tepkiler alan 2002 yapımı Signs (İşaretler), başrolüne Mel Gibson gibi bir starın yerleştirildiği, bugünlerde unutulmuş ama Shyamalan sinemasının iyi örneklerinden olduğunu söyleyebileceğimiz bir çalışma.
İki çocuğu ve kardeşiyle Amerika kırsalında, bir çiftlikte yaşayan rahip eskisi Graham Hess, bir sabah köpeklerin havlamasıyla uyandığında çocuklarını mısır tarlasında dona kalmış bulur. Mısır tarlasında bir gecede devasa şekiller oluşmuştur. Olayı soğukkanlılıkla karşılamaya çalışsalar da gün geçtikçe artan bir paranoya ve bilmedikleri bir düşmanla mücadele etmek durumunda kalacaklardır.
İşaretler, soğuk savaş dönemine denk gelen 1950 ve 60'lı yıllarda sıkça karşılaştığımız İstila filmlerinin günümüzdeki temsillerinden biri. Shyamalan, War of the Worlds (Dünyalar Savaşı) tarzı bir uzaylı istilası öyküsünü yine War of the Worlds'te olduğu gibi sorunlu bir aile etrafında kurgulayarak anlatmayı deniyor. İşaretler'in klasik istila filmlerinden ayrıldığı nokta ise aksiyon ve bilim kurgusal öğelerden ziyade, gerilim ve aile dramasına yakın bir tonda ele alınıyor oluşu. Filmin ilk yarısında ne karakterler ne de biz nasıl bir düşmanla karşı karşıya olduğumuzu biliyoruz. Bu bağlamda ilk yarı bir 'Mystery' örneğine yakın dururken ikinci yarının başında bu gizemin çözülüp artık aşina olduğumuz bir uzaylı formunun çıkışıyla hikayenin farklı bir boyuta taşınabileceğini düşünen seyirci ters köşeye yatıyor. Filmin ana türünün bilim kurgu olduğu da netleşiyor böylece.
Shyamalan, İşaretler'in merkezine bilim kurgu sinemasının klasik temalarından biri olan bilim-din sorunsalını yerleştirmiş. Hikayenin, karısının ölümüyle inancını kaybetmiş rahip Graham karakterinin inancını geri kazanmasına indirgenmesi basit ve klişe ama filme bir bütün olarak baktığımızda bu basitlik sorun yaratmıyor ancak filmin yeni ve farklı bir söyleminin olmamasına neden olurken onu türün klasiklerinden biri olmaktan da alıkoyuyor. Shyamalan, sinemanın daha önce el atmadığı, Dünya'nın çeşitli yerlerinde tarlalarda birden bire oluşan ve sırrını koruyan işaretleri görsellik bazında başarıyla kullanırken bu fenomeni bir uzaylı istilası filmine yedirebilmiş ve gerilim yaratmadaki yeteneğini kullanarak ortalamanın üzerinde bir bilim kurgu-gerilim örneği yaratmasını bilmiş.
Son söz: Hala izlemediyseniz fazla tereddüt yaşamanızın lüzumu yok. Shyamalan'ı ve türü sevenler muhakkak görmeli 7\10